Erdoğan'dan 'çözüm süreci' yorumu: Asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir

 Erdoğan, 'Sayın Bahçeli'nin, ittifak ortağımız MHP'nin, elini değil tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkan ele geçirildi,' dedi.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çarşamba günü, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında "yeni çözüm süreci" ile ilgili kamuoyundaki gelişmelere yönelik açıklamalarda bulundu.

"Bizim Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil'deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da," dedi.

Cumhurbaşkanı, "Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza yolunda asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir," diye devam etti.

Türkiye'deki Kürt toplumuna seslenen Erdoğan, "Sevgili Kürt kardeşim, imanına, İslam'ına, ezanına, vatanına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel, Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa edelim," ifadelerini kullandı.

Son olarak, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye atıfta bulundu: "Ülke ve millet olarak Sayın Bahçeli'nin, ittifak ortağımız MHP'nin, elini değil tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkan ele geçirildi."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl 101.'si düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda, Bahçeli'nin "Öcalan" açıklamasına destek vermişti.

"Dünyada ve bölgemizde tarihi gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir süreçteyiz. 

Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların bu geniş arka plan ışığında, önyargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz."

Bahçeli ne demişti?

"(Abdullah Öcalan) Gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın."

Devlet Bahçeli, 22 Ekim Salı günü TBMM'deki MHP Grup Toplantısı'nda partililere böyle seslendi.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Bahçeli sözlerine istinaden, "Türkiye'nin geleceğinde teröre yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. 

Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz," dedi.

Terör sorununa ilişkin TBMM ve siyasi aktörler de olmak üzere bütün rol alıcılara seslenen Erdoğan, "Topyekun millet olarak, hep beraber terörün olmadığı Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz," ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları,  MHP lideri Bahçeli'nin Öcalan'a yaptığı çağrıya ilişkin, "Onurlu bir barış için inisiyatif almaya hazırız," dedi.

Hatimoğulları salı günü partisinin grup toplantısında, "AK Parti'nin dış politikası iflas etti. Kürt sorunun çözüm yolu bellidir. 

Orta Doğu ve Türkiye'de barışın muhatabı İmralı'da ağır tecrit altında bulunan sayın Abdullah Öcalan'dır. Kürt sorununun çözümü TBMM'dir. 

Parlamentoda ve siyasette muhatap DEM Parti'dir. Bir başlangıç olacaksa tecrit kaldırılmalı. Kürt sorununun çözümünde pusula demokratik müzakeredir. Onurlu barıştır," sözlerini dile getirdi.

"Hodri meydan" diyerek Bahçeli'nin Öcalan'a Meclis'e gelerek örgüte silah bırakma çağrısı yapması çağrısına dair konuşan CHP lideri Özel, "Ben de el yükseltiyorum, Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum," ifadelerini dile getirdi.

Bahçeli'nin yaklaşımını da eleştiren Özel, bu tür girişimlerin toplumsal mutabakat olmadan sonuç vermeyeceğini belirtti.

Türkiye'de çözüm süreci

Çözüm süreci, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. 

PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye'deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.

28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.

PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.

PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.

siyasetçi, Amerika Birleşik Devletleri’nin ülkesine kurduğu tuzağa karşı uyarıda bulundu

 Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye'ye yönelik "Kürdistan" projesine destek verdiğini sözle ifade ettiğini, ancak gerçekte Türkiye’yi Rusya ve Çin’den uzaklaştırmak için bir tuzak hazırladığını söyledi.


Türk siyasetçi Doğu Perinçek, ABD'nin Türkiye'ye "Kürdistan projesi"ni devretmeyi vaat ederek bir tuzak hazırladığını belirtti. 


Bu tuzağın amacının Türkiye'yi Rusya ve Çin gibi müttefiklerinden uzaklaştırmak olduğunu ifade etti. 

Perinçek, ABD'nin seçimlerden sonra bölgeden çekilmesi durumunda Türkiye'ye, "Kürdistan" dahil olmak üzere bölgedeki bazı yönetimlere koruyuculuk görevi verebileceğini vurguladı. Bu durumda Türkiye'nin ikinci bir İsrail yaratma riskiyle karşı karşıya kalabileceğini ve bu durumun ülkenin toprak bütünlüğüne tehdit oluşturabileceğini belirtti. 


Perinçek’e göre, Türkiye'nin terör tehdidini ancak Şam yönetimi ve Astana süreciyle işbirliği yaparak ortadan kaldırabileceğini ekledi. 


Bu stratejinin Türkiye'yi potansiyel müttefiklerinden ayırarak büyük bir tuzak olduğunu söyleyen Perinçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu plandan uzak durması gerektiğini ifade etti.


Ayrıca, MHP lideri Devlet Bahçeli de kısa süre önce PKK lideri Abdullah Öcalan'ın TBMM'de çağrı yaparak PKK'yı feshetmesini önermişti.


Türkiye, BAE ve Fildişi Sahili ile Askeri İş Birliği Anlaşmalarına İmza Attı

 "Türkiye, BAE ve Fildişi Sahili ile Askeri İş Birliğini Güçlendirecek Çerçeve Anlaşmasını İmzaladı"





Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, SAHA EXPO 2024'e katılan BAE Savunma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed bin Mubarak Fadıl el-Mezrui ile bir görüşme gerçekleştirdi.


İstanbul Fuar Merkezi'ndeki görüşmenin ardından iki bakan, Askeri İş Birliği Çerçeve Anlaşması’nı imzaladı.

Fildişi Sahili

Türkiye ile Fildişi Sahili arasında bir Askeri Eğitim ve İş Birliği Anlaşması imzalandı.

İki ülke arasındaki anlaşma, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Fildişi Sahili Savunma Bakanı Tene İbrahim Katara tarafından imzalandı.

Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı'nın (SAHA EXPO 2024) düzenlendiği İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleşen imza töreninin ardından, iki bakan birbirlerine bakanlık armalarını takdim etti.

İzmir depreminin üzerinden 4 yıl geçti

 İzmir depreminin üzerinden 4 yıl geçti. 6,6 büyüklüğündeki depremde 117 kişi hayatını kaybetti. Yaralar hızla sarıldı ama deprem ve sonrasında yaşananlar, İzmirlilerin hafızasında hala taze.




Takvimler 30 Ekim 2020'yi, saatler 14.51'i gösteriyordu...


Yunanistan'ın Sisam Adası açıklarındaki fay kırıldı. 6,6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü, İzmir'in Seferihisar ilçesine 23 kilometre uzaklıktaydı. Etkisi büyük oldu.


Bornova ve Bayraklı'dan yükselen duman, yıkılan binaları işaret ediyordu. 4 apartman yıkıldı,

200'den fazla kişi enkaz altında kaldı. Yüzlerce konut zarar gördü.


Seferihisar'da ise deprem sonrası kıyıya vuran dev dalgalar, önüne ne geldiyse alıp götürdü. Suya kapılan 1 kişi hayatını kaybetti.


AFAD, itfaiye, polis ve sağlık ekipleri, kısa sürede yıkıntıların olduğu bölgelere ulaştı. İzmir'e yurdun dört bir yanından yardım eli uzandı.



Enkaz altında kalanlar için arama kurtarma çalışmaları günlerce sürdü. Umudun adı 58 saat sonra İdil oldu.


65'inci saatte de Elif... İtfaiye erinin parmağına sıkı sıkıya tutunan Elif hafızalara kazındı.


Mucize çocuk Elif, kurtarıldıktan kısa süre sonra TRT Haber ekranından el salladı.


Tam umutlar sona eriyor derken 91'inci saatte İzmir depreminin son mucizesi yaşandı. Küçük Ayda yerle bir olan 8 katlı Rıza Bey Apartmanı'nın enkazından çıkarıldı.


Deprem 117 can aldı


İzmir depreminde 117 kişi hayatını kaybetti, 1035 kişi yaralandı.


731 bina ağır, 598 bina orta düzeyde hasar aldı. Aradan geçen 4 yıla rağmen ne depremin yol açtığı acılar unutuldu ne de mucize kurtuluşlar.


Türkiye İzmir için tek yürek oldu


Türkiye, tek yürek oldu, depremin yaraları kısa sürede sarıldı. Yıkımların olduğu alanda TOKİ'nin yaptırdığı bin 391 konut, 302 iş yeri, daha bir yıl dolmadan, hak sahiplerine teslim edildi.


Yıkılan binalardaki ölüm ve yaralanmalara ilişkin 5 ayrı davanın 4'ü karara bağlandı. 13 sanığa 7 yıldan 18 yıla varan hapis cezaları verildi.



Cumhuriyetimiz 101 Yaşında

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bölgemizde sınırların bir asır evvel olduğu gibi yine kan ve gözyaşıyla çizilmek istendiği bir dönemde vatanımızın bekasını, milletimizin güvenliğini korumak için her türlü tedbiri alıyoruz" dedi.





Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki devlet erkanı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Anıtkabir'e ziyarette bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. kuruluş yıl dönümü kutlamaları kapsamında, ilk tören Anıtkabir'de düzenlendi. Tören, devlet erkanının Aslanlı Yol'da yürüyüşüyle başladı.

Erdoğan, Atatürk'ün mozolesine ay yıldız motifli çelenk bıraktı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve protokolde yer alan devlet erkanı, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçti. Erdoğan, burada Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deftere şunları yazdı:

"Aziz Atatürk, bugün bizlere emanetiniz olan milletimizin en büyük eseri, aynı zamanda iftihar kaynağı olan Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümüne ulaşmanın haklı sevincini yaşıyoruz. 

Bu gurur günümüzde ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm vatandaşlarımızın kalbi bizimle çarpan tüm soydaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı tebrik ediyorum. Bu vesileyle zatıalinizi, silah arkadaşlarınızı ve aziz şehitlerimizi bir kez daha şükranla yad ediyorum.

Bölgemizde sınırların bir asır evvel olduğu gibi yine kan ve gözyaşıyla çizilmek istendiği bir dönemde vatanımızın bekasını, milletimizin güvenliğini korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. 

Milli mücadelenin Cumhuriyetin ilanıyla taçlanmasını sağlayan birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu bu süreçte bizlere de rehberlik etmekte yolumuzu bir fener misali aydınlatmaktadır.

 Türkiye Cumhuriyeti, emin ve ehil kadroların riyasetinde maziden atiye uzanan muazzam yolculuğunu her zamankinden çok daha kararlı bir şekilde sürdürmektedir. Ruhun şad olsun."

Anıtkabir, devlet töreninin ardından halkın ziyaretine açıldı.

Jandarmadan gururlandıran 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gösterisi

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Cumhuriyetin 101. yıl dönümü dolayısıyla yurdun dört bir yanında gösteriler başladı. Erzurum'da jandarma ekipleri Türk bayrağını dalgalandırdı



Erzurum'da jandarma ekipleri, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Cumhuriyetin 101. yıl dönümü dolayısıyla Türk bayraklı gösteriler yaptı.

Jandarma ekipleri, Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde ilk olarak Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Erzurum Kongre Binasını ziyaret etti.

"HER YERDE GÖREVE HAZIRIZ"

Daha sonra şehrin simge yerlerinde gösteri yapan jandarma, Oltu ilçesindeki Gökkuşağı Tepelerinde, Tortum Gölü üzerindeki cam teras ile göl üstünde ve göl içinde Türk bayrağı açtı.

İl Jandarma Komutanlığında görevli Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ve Sualtı Arama Kurtarma (SAK) timleri, yaptıkları gösterilerde, "Her yerde göreve hazırız" mesajı verdi.

Cumhuriyet Bayramı'nda ücretsiz ulaşım imkanı

 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Marmaray, Başkentray, İZBAN, Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem Hattı ve Gayrettepe-İstanbul Havalimanı-Arnavutköy Metro Hattı ücretsiz hizmet verecek.


Bakan Uraloğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı kent içi raylı sistemlerin ücretsiz olarak hizmet vereceğini bildirdi. 

Cumhuriyet'in 101. yıl dönümünde vatandaşların kent içi ulaşımını kolaylaştırmak ve raylı sistem hizmetlerinin erişilebilirliğini artırmayı hedeflediklerini belirten Uraloğlu, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 19 Ekim tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi doğrultusunda Marmaray, Başkentray, İZBAN, Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem Hattı ile Gayrettepe-İstanbul Havalimanı-Arnavutköy Metrosunu vatandaşlarımız ücretsiz olarak kullanacak.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak, bu anlamlı günde vatandaşlarımızın şehir içi ulaşımda konfor ve kolaylıkla seyahat etmelerini amaçlıyoruz. Söz konusu hatlar, tüm halkımıza gün boyunca hızlı, kolay ve ekonomik bir ulaşım imkanı sağlayacak."


Cem Garipoğlu'nun mezarında bulunan poşetin sırrı çözülemedi: İçindeki kan insana ait değil

 Münevver Karabulut'u öldüren ve 2014 yılında cezaevinde intihar ettiği açıklanan Cem Garipoğlu’nun mezarında bulunan düğümlü poşet üzerindeki incelemeler tamamlandı. Yapılan analizler, poşetin içinde rastlanan kan örneğinin insan kanı olmadığını ortaya koydu.

Münevver Karabulut'u 2009 yılında vahşice öldüren ve 2014 yılında cezaevinde iddia ettiği belirtilen Cem Garipoğlu'nun mezarından çıkanlar yeni soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Kamuoyunun uzun zamandır cevabını beklediği fethi kabir sürecinde, Garipoğlu’nun mezarında bulunan 30x30 santimetre boyutlarında düğümlü şeffaf poşet üzerindeki incelemeler tamamlandı.

MEZARDAN ÇIKAN POŞETTE KAN İZİ

İstanbul Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı'nda yapılan analizlerde şüpheli poşet, UV ışık taraması, renk reaktif testi, DNA izolasyon yöntemleri gibi pek çok yöntemle incelendi. Çalışmalar neticesinde hazırlanan raporda üst kısmından düğümlenmiş poşetin içinde kan örneği bulundu.

İNSANA AİT ÇIKMADI

Sabah'tan Halit Turan'ın haberine göre; rapora, naylon poşetin üzerinde vücut sıvısı örneğinin bulunmadığı, iç kısmından alınan kan örneğinin ise insan kanı olmadığı kaydedildi.

Poşetin üst kenar uç kısmında bulunan düğüm üzerinde epitel hücre olabileceği değerlendirilerek kontrol amaçlı alınan kanlı sürüntü örneği ile poşetin iç kısmından alınan kan örneğinin genetik analizlere cevap vermediği kaydedildi.

'POŞETLE İLGİLİ SAĞLIKLI BİR SONUÇ ELDE EDİLEMEDİ'

Karabulut Ailesinin Avukatı Dr. Rezan Epözdemir, "Mezardan çıkan naylon poşette DNA ve parmak izi çalışması yapılmasını talep etmiştik. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Bölge Kriminal Polis Laboratuvarına gönderilen poşette yapılan incelemede, poşette vücut sıvısı bulunamadığı, poşetin içinde bir kan örneği bulunduğu, bu kan örneğinin de insan kanı olmadığı belirlendi." dedi.

Poşetin üzerinde de herhangi bir iz tespit edilemediğini aktaran Epözdemir, "Poşetin üst kısmındaki düğüm kısmıyla içinden alınan kan örneklerinin de genetik incelemelere cevap vermediği belirtildi. Son tahlilde mezar içindeki poşetle ilgili yapılan çalışmalarda sağlıklı bir sonuç elde edilememiştir. Bu gerekçelerle müvekkillerimizin talebi doğrultusunda İstanbul Üniversitesi Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü'nün bu poşette gerekli incelemelerin yapılanması için talebimizi Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına ileteceğiz. Umarım en kısa sürede bu süreç nihayete erer, maddi gerçek ortaya çıkar, kamu vicdanı rahatlar ve adalet tecelli eder" ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

İstanbul Bahçeşehir'de 2009 yılında Münevver Karabulut'u vahşice öldüren Cem Garipoğlu'nun 2014'te cezaevinde intihar ettiği iddia edilmişti.

Ölen kişinin Garipoğlu olup olmadığı yönündeki soru işaretlerinin ardından Karabulut ailesinin avukatları aracılığıyla talep ettiği fethi kabir işlemi gerçekleştirilmişti.

Cem Garipoğlu'nun açılan mezarında bulunan 30 santimetre büyüklüğünde düğümlenmiş şeffaf poşet kafaları karıştırmıştı.

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılan inceleme sonucunda mezardan alınan kemiklerde yapılan DNA incelemesinin, Cem Garipoğlu'nun anne ve babasıyla doğrudan uyumlu olduğunu açıklamıştı.

Dünya Bankası ile 4 proje için imzalar atıldı: 1.9 milyar dolarlık kaynak

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ABD’deki temaslarının ilk durağı olan Dünya Bankası (DB) toplantısında finansman anlaşmasına imza atıldı. Bu çerçevede DB; enerji verimliliği, sel ve kuraklık risk yönetimi, yeşil geçiş süreci ve deprem bölgesindeki sanayi sitelerinin yeniden imarına yönelik dört projede kullanılmak üzere uygun koşullu 1.9 milyar dolarlık kaynak aktaracak.


Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Amerika’daki temaslarının ilk gününde Dünya Bankası (DB) yöneticileriyle bir araya geldi. Toplantıların ardından ikili görüşmelerde bulunan Şimşek, Türkiye’de dört projede kullanılmak üzere Dünya Bankası’ndan 1.9 milyar dolarlık kredi anlaşması imzalandığını duyurdu.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ODAKLI PROJELER

Anlaşma kapsamındaki dört proje enerji verimliliği, taşkın ve kuraklık risk yönetimi, yeşil geçiş ve deprem bölgesindeki sanayi sitelerinin yeniden imarına yönelik çalışmaları içeriyor. Bahse konu projelerin uygulayıcıları ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olacak.

Projelerin kamu binalarında enerji verimliliğini artırmayı, afetlere karşı dayanıklılığı güçlendirmeyi, yeşil geçişten olumsuz etkilenebilecek grupları desteklemeyi ve deprem bölgesindeki mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamayı hedeflediği belirtildi.

TUSAŞ saldırısı dünya basınında

 Başkent Ankara'da Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ne düzenlenen terör saldırısı dünya basınında da geniş yankı buldu. The Wahington Post, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın saldırıyı terör örgütü PKK'nın düzenlediğine ilişkin sözlerine yer verdi.

The Wall Street Journal "Erdoğan, TUSAŞ'a yönelik terör saldırısını kınadı" ifadelerini aktarırken, CNN International ise saldırıyı düzenleyen PKK'nın ABD için de terör örgütü olduğunu belirtti. 


BBC, TUSAŞ'ın havacılık endüstrisinde önemli bir yeri olduğuna vurgu yaparken, The Guardian ise saldırganlardan birinin üzerindeki bombayı patlattığı bilgisini paylaştı.


Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi'nin (TUSAŞ) Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde bulunan yerleşkesine terör saldırısı düzenlendi. 


Saldırı dünya basınında da büyük yankı buldu.


THE WASHINGTON POST: TERÖR SALDIRISINDA EN AZ 5 KİŞİ ÖLDÜ

Amerikan The Washington Post gazetesi, terör saldırısıyla ilgili "Havacılık şirketine yönelik terör saldırısında en az 5 kişi öldü, 22 kişi yaralandı." manşetini attı.


Haberde, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın saldırıyı terör örgütü PKK'nın düzenlediğine ilişkin sözlerine yer verildi.


Ayrıca, hiçbir örgütün terör saldırısını üstlenmediği de belirtildi.


THE WALL STREET JOURNAL: ERDOĞAN, TERÖR SALDIRISINI KINADI

The Wall Street Journal yayın organı da haberinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BRICS zirvesindeki saldırıyı kınayan sözlerine yer verdi.


Haberde, iki saldırganın çatışmada öldürüldüğü kaydedildi.


THE NEW YORK TIMES: 32 HEDEF İMHA EDİLDİ

The New York Times da manşetinde "terör saldırısı" ifadesini kullandı.


Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak ve Suriye'deki terör örgütü PKK hedeflerine yönelik operasyonu da aktarıldı.


32 hedefin imha edildiği kaydedildi.


SALDIRIYI DÜZENLEYEN PKK, ABD İÇİN DE TERÖR ÖRGÜTÜ


CNN International da "Türk Havacılık ve Uzay Şirketine Yönelik 'Terör' Saldırısında 5 Kişi Öldü" manşetli haberinde; şehitlerin arasında TUSAŞ çalışanları ve bir de taksicinin olduğu bilgisini verdi.


Saldırıyı düzenleyen terör örgütü PKK'nın Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından da terör örgütü olarak tanındığı hatırlatıldı.


BBC: TUSAŞ'IN HAVACILIK ENDÜSTRİSİNDE ÖNEMLİ BİR ROLÜ VAR


İngiliz BBC yayın organı, saldırı anına ilişkin görüntüye yer verdi.


PKK'nın İngiltere tarafından da terör örgütü olarak tanındığı belirtildi.


TUSAŞ'ın Türkiye'nin havacılık endüstrisinde önemli bir rolünün olduğu vurgulandı.


THE GUARDIAN: SALDIRGANLARDAN BİRİ ÜSTÜNDEKİ BOMBAYI PATLATTI


The Guardian saldırganlardan birinin olay yerinde üzerindeki bombayı patlattığı bilgisini paylaştı.


Diğer saldırganın da elindeki tüfekle vardiya değişimi sırasında binanın girişine ulaştığı aktarıldı.



Çanakkale’de 3.3 büyüklüğünde deprem

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İlk belirlemelere göre can ve mal kaybı yaşanmadı.




Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı Deprem Dairesi verilerine göre, bugün saat 13.35’te merkez üssü Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 14.27 kilometre derinlikte meydana gelen depremde, ilk belirlemelere göre can ve mal kaybı yaşanmadı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri buradan aynen kendisine iade ediyorum"

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletin çocuklarını hizmet diyerek himmet diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur” dedi.



AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin düzenlediği AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan partilerini selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak şımaran, böbürlenen milletin teveccühünü yanlış yorumlayan bir kadro asla olmadıklarını söyledi. Erdoğan, "Şunu herkes bilsin ki; biz millete hizmet için yola koyulan ve millete hizmet ettikçe büyüyen bir siyasi partiyiz. Önümüzdeki ay Türkiye’yi yönetme görevini devralışımızın 22’nci yılını tamamlıyoruz. Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğimiz 3 Kasım 2002’den beri ’aşk ile koşan yorulmaz’ düsturuyla durmadan, dinlenmeden, gecemizi gündüzümüze katarak aşkla koşturuyoruz. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesini şanla, şerefle ona zerre miskal leke bulaştırmadan taşımanın hasbi mücadelesini veriyoruz. Hamdolsun bugüne kadar milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. Gün oldu milli iradeye kast eden darbecilere meydan okuduk, gün oldu eli kanlı terör örgütlerine karşı canımızı ortaya koyduk, gün oldu kendini ülkenin sahibi gören elitlerin karşısına dikildik, gün oldu bürokratik oligarşiyle mücadele ettik, gün oldu emperyalistlere ve taşeronlarına bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdik. Vesayete, mafyaya, çetelere, terör örgütlerine haksızlığa, hukuksuzluğa, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik güç odaklarına hiçbir zaman baş eğmedik. Gece yarıları millete karşı bildiri yayınladılar. Buruşturduk ve çöpe attık. Gezi olaylarında sokak terörüyle darbe yapmaya kalktılar. Demokrasimize sıkı sıkıya sahip çıktık. 7 Şubat MİT kriziyle ardından 17-25 Aralık girişimiyle seçilmiş hükumete operasyon çektiler. Hiçbirine teslim olmadık. 15 Temmuz gecesi ölüm kusan silahlara, bomba yağdıran uçaklara sinsice, korkakça, namussuzca millete kurşun sıkan FETÖ’cü alçaklara aziz milletimizde sırt sırta vererek hadlerini bildirdi. Tankların arasından sıvışıp kaçan korkaklar milletin direnişini keyif kahvelerini yudumlayarak televizyon ekranlarında izlerken biz darbecilere meydanları dar ettik. ’Her hesabın üstünde bir hesap vardır’ dedik. ’Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır’ dedik. ’Kaderin üstünde bir kader vardır’ dedik. Darbecilerin, hainlerin gözünü kan ve nefret bürümüş haysiyet fukaralarının tekmilini birden bozguna uğrattık. Zaferlerimizle birlikte tevazuumuzu da büyüttük. Kibre kapılanlardan halkla arasına mesafe koyanlardan asla ve asla olmadık. Milletimizin çizdiği rotadan milletin belirlediği istikametten bir an olsun sapmadık, ayrılmadık" diye konuştu.


“Teröristler tarafından daha ömrünün baharındayken kalleşçe şehit edilen gençlerimiz oldu”


Özellikle zorlu mücadele boyunca kendilerinin bedel ödeseler dahi millete ve memlekete bedel ödettirmediklerini söyleyen Erdoğan, "Teröristler tarafından daha ömrünün baharındayken kalleşçe şehit edilen gençlerimiz oldu. FETÖ’cü melunların kurşunlarıyla toprağa düşen dostlarımız henüz 17 yaşında şehadet şerbeti içen gencecik evlatlarımız oldu. Trafik kazalarında, tabii afetlerde kaybettiğimiz nice yol arkadaşlarımız oldu. Her ölüm gibi bu arkadaşlarımızın, bu kardeşlerimizin vefatları da erkendi, zamansızdı. Yüreklerimize kor bir ateş saldı. Rabbim hepsine rahmet eylesin diyorum. Burada özellikle geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybeden Ankara İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyemiz kıymetli kızımız Betül Önderoğlu’na Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Betül evladımızın ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Onların son nefeslerine kadar gururla taşıdıkları bayrağı yere değdirmeden inşallah gelecek kuşaklara en güzel şekilde teslim edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi yine yüksek bir şuurla insanlara örnek olacak bir teslimiyet ve vakar içinde bizlere yakışan asil bir dava ahlakıyla Türkiye’ye hizmet yolculuğumuzu sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.


“Devletimizin tüm kurumlarının nefesi ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız”


FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümüne ilişkin Erdoğan, milletin çocuklarını ’hizmet’ diyerek ’himmet’ diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olduğunu kaydederek, şunları söyledi:


"Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen maalesef emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar. Bu dünyadan işledikleri suçların hakkına girdikleri insanların ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler. Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır. Biliyor ve inanıyoruz ki Allah’ın cezalandırması çetindir. Rabbimiz bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır. Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Devletimizin tüm kurumlarının nefesi ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız. Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ve kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyor, ruhları şad olsun diyorum. Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, Gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye’ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür."


“AK Parti çatısı altında ’ben’e ve bencilliğe yer yoktur.”


12 Ekim itibariyle 8’inci Olağan Kongre sürecini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu ana kadar 259 ilçemizde kongrelerimizi adeta bir bayram havasında, kardeşlik ve muhabbet ikliminde hamdolsun başarıyla tamamladık. Yeni seçilen ve görevlerine devam eden kardeşlerimi tebrik ediyor, Mevla’dan kendilerine üstün başarılar diliyorum. Görevi arkadaşlarımıza da partimize olan hizmetleri ve fedakarlıkları dolayısıyla teşekkür ediyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Kongre maratonumuzu hep ola geldiği üzere bir bayrak yarışı anlayışıyla sürdüreceğimize inanıyorum. Şunu sizlerle birlikte tüm teşkilatımıza hatırlatmak istiyorum; biz sadece vizyon, gayret, ufuk ve hizmet bakımından değil, dava ahlakı ve dava arkadaşlığı bakımından da siyasi rakiplerimizden farklıyız. AK Parti çatısı altında ’ben’e ve bencilliğe yer yoktur. Bu kadronun hamurunda ’biz’ vardır. Bu kadronun kalbinde koltuk, makam, rütbe hırsı değil, millete hizmet etme aşkı, Türkiye sevdası vardır. Vazife almak elbette önemlidir. Ama aslolan görevli değil, gönüllü olmaktır. AK Parti bir gönül hareketi olarak doğmuş, bugünlere kendisine gönül verenlerin fedakarhane gayretleriyle gelmiştir" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, kendilerinin başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürüttüklerini vurgulayarak, "Bizim için esas olan hakkın ve halkın rızasıdır. Bizim için esas olan aziz milletin hayır duasıdır. Bizim için esas olan Türkiye’nin aydınlık geleceğidir. Bizim için esas olan davamızın sekteye uğramamasıdır. Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkarlık uğrunda yola çıkmış dava arkadaşlarıyız. İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen-ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz. Fitne için, nifak için AK Parti’nin sağlam, sarsılmaz ve yıkılmaz kalesinde gedik açmak için pusuda bekleyenleri kesinlikle sevindirmeyeceğiz. Tüm umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız. Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak, bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha daha sıklaştıracağız. ’Eski-yeni, genç-yaşlı’ demeden hep beraber bu ülke bu vatan bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.


“AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz”


Partileri ve ittifakları ne kadar güçlüyse Türkiye’nin güçlü, emniyette, emin ellerde olduğunu kaydeden Erdoğan, "Ama biz zayıflarsak Türkiye’de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor’ demektir. AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz. Allah’ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Sizlerden milletin emanetiyle birlikte yüzünü ülkemize çevirmiş milyonların da umudunu omuzladığınızı bir an olsun unutmamanızı rica ediyorum. Parti ve ittifak olarak son bir yılda üst üste yaşanan seçimler sebebiyle gerilen siyasi atmosferi dağıtmaya, buna yönelik hüsnü niyetli adımlar atıyoruz. Sandığın ufukta görünmediği önümüzdeki 3,5 yıllık süreyi ülkemiz ve milletimiz açısından bir icraat seferberliğine dönüştürmenin çabasındayız. Bölgemiz son derece sancılı bir dönemden geçerken bir asır önce olduğu gibi haritalar yeniden kanla çizilmek istenirken İsrail’in Gazze’de yaktığı şimdi de Lübnan’a taşıdığı yangın gün be gün sınırlarımıza yaklaşırken iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz.


Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyona ’gelin, bir olalım, iri olalım, diri olalım, gül olalım’ diyoruz. Hacı Bektaşi Veli’nin ’sevgi saygı üzerine kurulmuştur yapımız. Daha ezelden ebede açık durur kapımız’ sözüne uygun şekilde karşılıklı saygı çerçevesinde müştereklerimizi artıralım. Türkiye ortak paydasında 85 milyon olarak bir araya gelelim, gelebilelim istiyoruz. Yıllardır meşrep köken ve ideoloji üzerinden milletimizin arasına nefret tohumları saçanların şaibeli bir kurultay süreciyle de olsa bir köşeye atılması Türkiye’nin birlik ve dirliği noktasında değerli bir kazanımdır" ifadelerini kullandı.


Yıllar yılı muhalefeti esir alan çirkin dilin sahipleriyle birlikte artık terk edilmesi, siyasette yeni ve temiz bir sayfanın açılması temennilerinin olduğunu aktaran Erdoğan, "Milletimizin siyasi aktörlerinden beklentisi de bu yöndedir. Coğrafyamızın içinde bulunduğu tehlikeli konjonktür siyasetçiler olarak hepimizi daha sorumlu ve ağırbaşlı davranmaya teşvik etmektedir. Eski Türkiye’nin kifayetsiz muhteris siyasetçilerinin bu iklimi zehirlemesine baltalamasına müsaade etmemeliyiz. Tekrar altını çizerek söylüyorum; gerilim ve sokak siyaseti sadece buna tevessül edenlere değil tüm ülkeye ve millete kaybettirecektir. Milli iradeyi temsilen siyaset yapan hiç kimsenin ülkemizin yükünü daha da ağırlaştırmaya hakkı olamaz. Türkiye’ye kaybettirecek bir denklemin veya şahsi hesabın içine girenleri bu millet asla affetmez. Bunun için iktidar-muhalefet fark etmeksizin hepimizin ülkeye faydası dokunmayan tartışmalara, çekişmelere, kayıkçı kavgalarına prim vermemesi önemlidir. Doğru bulmadığımız hususları elbette eleştireceğiz. Bize güvenen insanların hak ve hukukunu elbette savunacağız. Partimize ve hükümetimize yönelik saldırıların elbette cevabını vereceğiz. Ama bunları yaparken, dengeyi mutlaka koruyacak, oyuna gelmeyecek, vakarımızı ve soğukkanlılığımızı daima muhafaza edeceğiz. Burada şunun bilinmesini isterim; biz merhum Mehmet Akif’in o veciz ifadesiyle yumuşak başlıysak birilerinin zannettiği gibi uysal koyunda değiliz" şeklinde konuştu.


“İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun, şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere yedeğine silahı terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız”


Haksızlık, hukuksuzluk, küstahlık karşısında kesinlikle sessiz kalamadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesela istiklal marşımızda sorunu olanlara ve demokrasimizin altını oyanlara eyvallah demeyiz. İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun, şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere yedeğine silahı terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız. Türkiye’nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekun millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz. Devlet millet için ve millete hizmet için vardır" diye konuştu.


“2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik”


Devletin görevi özellikle güvenlik, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında vatandaşına imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunma olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bakınız bu temel konularda zafiyeti olan bir devlet vazifesini hakkıyla yerine getiremiyor demektir. 2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik. Bugüne kadar da bu hassasiyetimizden kesinlikle taviz vermedik. Bilhassa sağlık alanında gerçekten kötü bir Türkiye tablosu devralmıştık. Hastane bulunsa doktor bulunmuyor doktor bulunsa ilaç bulunmuyordu. Hadi bir şekilde ilaç buldunuz. Bu sefer satın alacak para bulunmuyordu. Yaşı kırkın üzerinde olan kardeşlerim eski Türkiye’nin sağlık sisteminin nasıl bir sorunlar yumağı olduğunu gayet net hatırlamaktadır” diye konuştu.


Son 22 yılda sağlık alanında tam anlamıyla bir devrim gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erdoğan, “Sağlık sistemini vatandaş odaklı değiştirirken yeni hastaneler yeni sağlık ocakları inşa ederek mevcutları ıslah ederek altyapıyı modernleştirdik. 2002’de hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere toplam 164 bin iken şu an 182 bini toplam 270 yatağımız var. Hepsi en modern cihazlarla donatılmış otel konforunda odalarda 36 bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesini hizmete açtık. Hastanelerimizi fiziki olarak yenileme yanında en modern aletlerle, cihazlarla yeterli sayıda personelle teçhiz ettik. Tomografi, emar, diyaliz cihazı, ambulans gibi geniş bir alanda çok önemli başarılara imza attık. Örneğin ambulans sayısı 618’den 5 bin 746, 112 istasyonlarının sayısı ise 481’den 2 bin 2 bin 990’a ulaştı. Türkiye’yi helikopter ve uçak ambulans hizmetleriyle ilk kez tanıştıran biz olduk. Sağlık çalışanı sayımızı 378 binden aldık bir milyon 462 bin çıkardık. Uzman hekim sayımız ise 45 binden 108’bine yükseldi” şeklinde konuştu.


Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini Türkiye’ye kazandırdıklarını bildiren Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:


“ Memurun ayrı işçinin ayrı pek çok kurumda çalışanın ayrı hastanesinin olduğu bunların birbirine gidemediği parçalı yapıyı rafa kaldırdık. Bütün kamu hastanelerini ayrı veya aynı çatı altında birleştirerek sağlık hizmetini erişilebilir hale getirdik. Böylece kamu özel ayırmadan Türkiye’nin sağlık imkanlarının tamamını tüm vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Özel sağlık kuruluşlarının kapılarının halkımıza açılmasıyla birlikte vatandaşımızın sağlık hizmetine erişimini daha da kolaylaştırdık. Yine bu süreçte özel sağlık kuruluşlarının acil haller ve özellikle bazı hizmetlerden fark ücreti almadan hizmet vermesini temin ettik. Yoğun bakımdan yanık tedavisine kanser tedavisinden yeni doğana verilen sağlık hizmetlerine organ doku ve kök hücre nakillerinden doğumsal anomaller için yapılan cerrahi işlemlere hemodializ tedavilerinden kalp damar cerrahisiyle ilgili işlemlere yani pek çok başlıkta ilave ücret ödemeden özel sağlık kuruluşlarında vatandaşımızın hizmet almasının önünü açtık. Tekrar söylüyorum. Tüm bu süreç boyunca gayemiz ister devlet hastanesi ister özel hastane olsun milletimize en iyi sağlık hizmetinin sağlanmasıydı. İlk defa bizim uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2,6 milyon vatandaşımızın ayağına sağlık hizmeti götürüyoruz. Daha birçok alanda zengin fakir demeden tüm kardeşlerimizin birinci sınıf sağlık hizmeti almasını temin ediyoruz. “


Tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını döneminde özellikle şehir hastanelerin nasıl büyük bir yük omuzladığını milletin çok iyi bildiğini aktaran Erdoğan, “Türkiye son asrın en büyük sağlık krizini güçlü sağlık altyapısı sayesinde en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Sağlık alanında hayata geçirdiğimiz reformlar açık söylüyorum. Dünyaya örnek olacak düzeydedir. Öyle bir noktaya geldik ki sadece kendi insanımıza değil dünyanın birçok ülkesinden milyonlarca turiste de 2023 yılında yaklaşık 1,6 kişi şifasını ülkemizde aradı, sağlığını Türk hekimlerine ve hastanelerine emanet etti. Sağlık turizminden ülkemiz 3 milyar doların üzerinde gelir elde etti. Hasılı nereden bakarsanız bakın büyük bir başarı hikayesi görüyoruz. Bunun da en yakın şahidi vatandaşlarımızın bizatihi kendisidir. Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu iftira atmaya karalama çarpıtma hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum” ifadelerini kullandı.


“CHP’nin sadece eski genel başkanı değil yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez”


CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ’nun sözlerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise buradan kendisine aynen iade ediyorum. Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi CHP’nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’nin sadece eski genel başkanı değil yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez. Hele hele eleştiri de bulunamaz. Millet koronavirüs salgınıyla boğuşurken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer.


Şunu özellikle söylemek istiyorum” dedi.


“Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak vicdan tutulmasından başka bir şey değildir”


Yenidoğan çetesine ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müessir eden, insan olan herkesin vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde. Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi bir buçuk sene öncesine uzanıyor. Şikayet üzerine Sağlık Bakanlığımız ve İstanbul İyi Sağlık Müdürlüğümüz hemen harekete geçiyor. Sağlık, emniyet, yargı birimlerimizin çok yakın işbirliğine çete teknik ve fiziki takibi alınıyor. Sorumluların üzerine kararlılıkla gidiliyor. Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor. Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22’si şu an cezaevinde. Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ’da bir hastaneyi kapatıyor. İstanbul’daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor. Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa hangi sağlık kuruluşu varsa hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor. Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna kimyasal silah kullandığı iftirası atan tabipler olasıyla el ele verip utanmadan bizi bakanlıklarımızı sağlık sistemimizi hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur. Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak vicdan tutulmasından başka bir şey değildir” şeklinde konuştu.


“Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız”


Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık bir buçuk milyon sağlık çalışanını töhmet altında bırakamayacağını bildiren Erdoğan, “Salgın döneminde sağlık personelimizin kendi canlarını atma ailelerinden haftalarca uzakta kalma pahasına nasıl gayret gösterdiklerini muhalefet unutmuş olabilir. Ama biz hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız. Tekrar ediyorum. Ortada para hırsıyla 12 evladımızın canına kasteden insanlık müsveddesi bir çete vardır. Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkanları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir. Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş gereken her türlü adımı atmıştır. Şunu da söylemek isterim ki böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır. Maddi menfa temin etmek gayesiyle masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim.


Sağlık ve Adalet Bakanlarımızla yaptığım görüşmede kendilerine gerekli talimatları çok net biçimde verdim. Bir kez daha evlatları kaybeden ailelerimize başsağlığı diliyorum. Rabbim kimseye böyle acılar yaşatmasın diyorum” ifadelerini kullandı.


Son dönemde özel sağlık kuruluşlarının ücretlendirme politikalarıyla ilgili vatandaşlardan çok sık şikayetler aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Ayrıca artık tamamen eski Türkiye’de kaldığını düşündüğümüz ve sağlık sistemimize zarar veren kimi kötü alışkanlıklardan yeniden nüksetmeye başladığına dair hasta yakınlarımızdan sertlenişler duyuyoruz. Bunların da üzerine karanlıkla gideceğimizin bilinmesini istiyorum. Vatandaşlarımız Türkiye gerek kapsayıcılık gerekse erişilebilirlik noktasında dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Hükümetimiz sağlık sistemimizin etkinliğinin artması için de elinden geleni yapmaktadır. Gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların içeriden veya dışarıdan sistemi sabote etmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in davetine icabetle Tataristan’ın Kazan şehrine gideceklerini Kazan’da BRICS zirvesi kapsamında düzenlenecek genişletilmiş liderler oturumuna iştirak edeceklerini ifade etti.