CHP'li Şenal Sarıhan'dan başörtüsüyle ilgili skandal açıklama

 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" vaatleri yine lafta kalırken başörtüsüyle ilgili CHP'den nefret dolu açıklamalar geldi. Başörtüsü teklifinin TBMM'den geçmesi durumunda Türkiye'nin İran olacağını ileri süren CHP'li eski vekil Şenal Sarıhan, başörtüsü düzenlemesinin "terör tehlikesi" meydana getireceği hezeyanında bulundu.

Türkiye'de uzun yıllar büyük travmalara neden olan başörtüsü sorununda yeni bir döneme giriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ile Cumhur İttifakı, başörtüsüne anayasal güvence çalışmasını tamamlayarak TBMM'ye sunuldu.


TBMM'de komisyondan geçen teklif, Genel Kurul'da görüşülecek fakat muhalefet değişiklik için destek vermeyeceğini açılarken buna gerekçe olarak ise maddede bulunan "dini inancı sebebiyle" ibaresi gösterildi.


"Helalleşme" lafta kaldı

Konu hakkında tartışmalar devam ederken 28 Şubat zihniyeti karanlıklar içinden yeniden hortladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu muhafazakar kesim ile ilgili 'helalleşme' vaatlerinde bulunurken CHP'den nefret dolu açıklamalar gelmeye devam ediyor.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda 'helalleşme' çıkışı ile ortaya attıktan sonra kamuoyunun gündemine gelen konu CHP'li isimleri kızdırdı.


Teklifin Genel Kurula gelmesinin beklendiği bu günlerde CHP'nin eski vekillerinden 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan Cumhuriyet'e konu hakkında tuhaf açıklamalarda bulundu. Sarıhan'ın nefret dolu sözlerinin yanında 28 Şubat söylemleri de dikkat çekti.


Akla ziyan iddia: Başörtüsü teröre neden olur

Sarıhan, Anayasa teklifinin TBMM'den geçmesi durumunda Türkiye'nin İran olacağını ileri sürdü. Terör örgütü PKK/YPG ve onun destekçilerine tek bir laf dahi etmeyen Sarıhan, başörtüsü düzenlemesinin terör tehlikesi meydana getireceğini iddia etti. Laiklik gerekçesine sarılan Sarıhan, "Bu anayasada güvence altına alınan laiklik ilkesiyle tamamen çelişen antilaik bir önerme. Eğer böyle bir öneri yaşama geçer ve anayasada yer alırsa Türkiye'nin İran, Pakistan, Afganistan olma olasılığı çok güçlü olur." ifadelerini kullandı.


Kemal Kılıçdaroğlu: Aday olursam kazanırım

 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 6'lı masanın adayı olursa seçimi kazanabileceğini, bunu anketlerde gördüklerini söyledi.



Türkiye'nin gündeminde cumhurbaşkanlığı seçimi var.

Bu kapsamda muhalefetin adayı merak konusu.

Adaylık konusunda büyük bir çekişmenin yaşandığı 6'lı masada 13 Şubat'ta adayın belirlenmesi beklenirken en güçlü aday adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de Lider Masası programına konuk oldu.

"Erdoğan'ın karşısında seçimi kazanabilir misiniz?"

Gündeme ilişkin birçok konunun ele alındığı programda, Kılıçdaroğlu'na aday olması durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'In karşısında seçimi kazanıp kazanamayacağı da soruldu.

"Anketlerde gördük kazanabiliyorum"

Kılıçdaroğlu; seçimi kazanabileceğini, bunu önlerine gelen son anket sonuçlarından görebildiklerini söyledi.

İttifak ortağı İyi Parti Lideri Meral Akşener'in, anketlerde kazanamadığı için Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı çıktığı kamuoyu tarafından bilinen bir gerçekken CHP Lideri şöyle konuştu:

"Kazanılabilir tabii. Bütün anketler bunu gösteriyor zaten. Bütün mesele bizim kararlılıkla bu ülkeye demokrasiyi, insan haklarını getireceğiz, yoksulluğu tarihe gömeceğiz gibi iddialarımız var zaten."

Kılıçdaroğlu canlı yayında duyurdu! İşte adayın açıklanacağı tarih!

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında "Saadet Partisi'nin ev sahipliğindeki toplantıda 13 Şubat'ta kamuoyuna cumhurbaşkanı adayımızı açıklayacağız" ifadelerini kullandı.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, altılı masanın cumhurbaşkanı adayına, 13 Şubat'ta, Saadet Partisinin ev sahipliğinde yapılacak Liderler Buluşması'nda karar verileceğini açıkladı.

Kılıçdaroğlu, Halk TV Liderler Masası programı canlı yayınında soruları yanıtladı.

''Yeter Söz Milletindir" sloganı

Seçim tarihinin Demokrat Partinin "Yeter Söz Milletindir" sloganıyla iktidara geldiği 14 Mayıs olarak belirlenmesinin ve AK Parti'nin de bu sloganı seçmesinin kendisi için sürpriz olup olmadığının sorulması üzerine, "Sürpriz olmadı. Gideceğini bilen bir insan.

Başka önerebileceği bir tarih de yok

'Şöyle bir tarihi belirleyelim, 14 Mayıs'ı, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinde ikinci önemli bir tarih olsun' diye düşünmüş olabilir, iyi niyetli düşünüyorum. Dolayısıyla başka önerebileceği bir tarih de yok. Mayıs ile haziran olması arasında bir fark yok zaten." yanıtını verdi.

Muhalefet seçim tarihi olarak 6 Nisan'ı belirlerdi

"Muhalefet partileri erken seçim kararına destek verirse 14 Mayıs olabiliyor. Bunu değerlendirir misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, muhalefetin seçim tarihi olarak 6 Nisan'ı belirlediğini, bu tarihe kadar olursa buna destek vereceklerini söylediklerini hatırlatarak, "6 Nisan tarihinde bir karar alır parlamento, biz de parlamentonun aldığı karara saygı duyarız. O çerçevede eski Seçim Yasası'na göre seçimler yapılır.

Destek vermeyeceğimizi kamuoyuna açıkladık

Ama Erdoğan 'Hayır, ben daha sonra yapacağım' diyorsa ona destek vermeyeceğimizi altı lider kamuoyuna açıkladık." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi istediği atmosferde seçimin yapılmasını istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Biraz daha gecikirse örneğin hazirana doğru atarsa enflasyon zaten her ay yükseliyor.

Acaba oy kapabilir miyim?

Dolayısıyla yaptığı zamların bir anlamının kalmadığını halk da görecek, o da görecek. Bu nedenle acaba biraz erkene çekip 'Bu kadar zam yaptım dolayısıyla enflasyonu tam yaşamadan acaba oy kapabilir miyim?'

Yani 'Selden kütük kapabilir miyim' anlayışı içinde bir politika izliyor. Bu sürece ya da bu anlayışa kendisini hapseden birisinin seçimi kazanma şansı yoktur." diye konuştu.

 14 Mayıs'ı kabul ettiniz mi?

"Siz 14 Mayıs'ı kabul ettiniz mi?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:

"Bizim açımızdan 14 Mayıs, 15 Mayıs neyse hangi tarihte yapıyorsa getirsin sandığı koysun dedik. Ama parlamentoda oy vermeyeceğiz. Tek yolu var 'Meclisi feshediyorum' diyecek, tek yetkisi var.

Onun üzerinden seçime gidecek. Bu da kendisine ikinci ya da üçüncü kez cumhurbaşkanlığı hakkını tanımıyor. Anayasa açık. Ben anayasa hukukçusu değilim. Ama anayasa hukukçularını dinliyorum.

'Üçüncü kez aday olamaz' diyor. Doğru üçüncü kez aday olamaz. Açıklandığı zaman adaylar, sade vatandaşlar da bazı hukukçular da YSK'ye başvuracaklardır Erdoğan'ın üçüncü kez aday olamayacağına dair."

Erdoğan'ın adaylığı konusu

YSK'nin üyelerini Erdoğan'ın belirlediğini, dolayısıyla da Erdoğan'ın üçüncü kez aday olabileceği yönünde karar çıkacağını düşündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yargıtayın, Danıştayın hangi hale sokulduğunu bilmiyor muyuz? Orada militan yargıçların olduğunu bilmiyor muyuz? Bütün dünya biliyor." iddiasında bulundu.

"Erdoğan 'Birinci cumhurbaşkanlığı bu sistemde değil. Yeni sistemle ben ikinci kez aday oluyorum' diyor. Bu teori için ne söylersiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hayır hiçbir anayasa hukukçusu bunu kabul etmiyor. Kendi militanları dışında." yanıtını verdi.

300'den fazla somut hedef var

Millet İttifakı'nın yarın açıklanacak Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, 9 ana başlık altında 75 alt başlık, 2 bin 300'den fazla somut hedef, politika ve projenin açıklanacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, metinde altı liderin Türkiye'nin sorunlardan nasıl çıkacağını yazdığını, nelerin yapılması gerektiğini anlattığını söyledi.

"Yol haritamızla ilgili liderler arasındaki görüşme devam ediyor"

"Millet İttifakı seçimi kazanırsa ne yapacağı belli mi?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, öncelikle durum ve hasar tespit komisyonu, strateji ve planlama teşkilatı ile parlamentoda kesin hesap komisyonu kuracaklarını ifade etti.

"Yarın güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritasını da duymayı bekliyorduk. Bir gecikme mi var?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Hayır gecikme yok. Yol haritamızla ilgili liderler arasındaki görüşme devam ediyor. Onun 13 Şubat'ta, cumhurbaşkanı adayımızın açıklandığı tarihte açıklanmasının ve onun tarafından açıklanmasının daha doğru olduğu düşünüldü." diye yanıtladı.

Önce şu mutabakat metni çıksın ortaya

Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin öncelikle kamuoyunda tartışılmasını istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Öbürünü açıkladığımızda bu yok olacaktı ve herkes öbür tarafa kilitlenecekti. O nedenle onu ayın 13'üne erteledik. Önce şu mutabakat metni çıksın ortaya." ifadesini kullandı.

"13 Şubat'ta karar alacağız"

"13 Şubat'ta ne öğreneceğiz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "13 Şubat'ta inşallah cumhurbaşkanı adayımızı açıklayacağız kamuoyuna. Öyle bir karar aldık. Saadet Partisi ev sahipliğinde 13 Şubat'ta yine buluşacağız ve artık 13 Şubat'ta mı olur, yoksa 13 Şubat'ta karar alacağız bu kararın açıklanması için belli bir tarih mi olur." dedi.

"İki aday ihtimali ortadan kalktı mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bunu da görüşeceklerini ancak ortak aday talebini defalarca açıkladıklarını kaydetti.

Don derece dikkatli, kararlı ve istikrarlı adım atıyoruz

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayını hala açıklamaması konusundaki eleştirilere değinen Kılıçdaroğlu, son derece dikkatli, kararlı ve istikrarlı adım attıklarını ve ortak iradeyle Türkiye'yi yöneteceklerini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, "Şubat'ın 13'ünde Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun başkanlığında konuşacağız, adayımızı belirleyeceğiz. Bunu da belli bir süreç içerisinde nasıl mutabakat metnini paylaşıyorsak kamuoyuyla, cumhurbaşkanı adayı da çıkacak ortak mutabakat metnini de yol haritasını da kamuoyuyla paylaşacak." diye konuştu.

"Belirleyeceğimiz adayın ortak çalışma geleneğini sürdürmesi lazım"

"CHP'nin cumhurbaşkanı adayı siz misiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Her parti doğal olarak kendi liderini cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister. CHP'liler de kendi genel başkanlarını cumhurbaşkanı adayı olarak görmek isterler. Burada aslolan altı liderin bir araya gelip ortak karar vermeleri." yanıtını verdi.

"Altı lider kriterler açıklıyorsunuz. Bu kriterler en çok size uyuyor. Buna katılıyor musunuz? Siz bu kriterleri yerine getiriyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Olabilir. Devlete 27,5 yıl çalışan, üreten, siyasete girdiği gün mal varlığını kamuoyuyla paylaşan, devletin ne olduğunu, liyakatin ne olduğunu bilen bunun devletteyken de kavgasını veren bir kişiyim." diye konuştu.

Türkiye'nin sorunlarına kilitlendik

Kılıçdaroğlu, altı liderin Türkiye'nin sorunlarına kilitlendiğini vurgulayarak, "Bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı olarak belirleyeceğiz. Belirleyeceğimiz adayın ortak çalışma geleneğini sürdürmesi lazım. 'Her şeyi ben yaptım, ben biliyorum' anlayışına sahip olmaması lazım. Devleti iyi tanıması, devletin ne olduğunu bilmesi lazım. Devlette liyakatin ne olduğunu bilmesi lazım." ifadesini kullandı.

ABD'ye F-16 resti! "Bunun bir bedeli olur"

Başkan Erdoğan'dan ABD'ye F-16 resti geldi. ABD'nin verdiği sözleri yerine getirmediğini ifade eden Erdoğan, F-16'lar konusunda Washington yönetiminin tutumunu eleştirerek, "Vermiyorsanız, o zaman bunun da bir bedeli olacak." açıklamasında bulundu.


Başkan Erdoğan F-16'lar konusunda net konuştu. Erdoğan, F-16'ların parasının ödenmesine rağmen ABD'nin sözünü tutmadığına vurgu yaparak, "1 milyar 400 milyon ödeme yaptığımız halde siz bunun bize karşılığını vermiyorsunuz. Vermiyorsanız, o zaman bunun da bir bedeli olacak." açıklmasında bulundu.

"F-16'LARI VERMEMENİN BİR BEDELİ OLUR"

Başkan Erdoğan, Bilecik Vezirhan'da düzenlenen "Kökümüz Mazide, Gözümüz Atide" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. S-400, F-35 ve F-16'lar konusuna da değinen Başkan Erdoğan şu ifadelerde bulundu:

"S400 konusuna ilişkin ise "S400'ler konusunda bizi çok tehdit edenler oldu; 'İlla S400'leri vereceksin.' Hayır vermeyiz. S400'leri biz aldık. Şu anda bizim cebimizde ama siz bize verdiğiniz sözü yerine getirin. Nedir o? Şimdi biz F-16'larla ilgili, biz sizden bunu istiyoruz ama siz vermiyorsunuz. F-35 dediniz, sözünüzde durmadınız. Parasını yaklaşık 1 milyar 400 milyon ödeme yaptığımız halde siz bunun bize karşılığını vermiyorsunuz. Vermiyorsanız, o zaman bunun da bir bedeli olacak. Biz yani bir Müslüman Türk olarak verdiğimiz sözde dururuz ama karşımızdakilerden de bunu bekleriz."


Türkiye rekorunu kırdı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "2022 yılında 6,5 milyar dolarlık madencilik ihracatıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Son 20 yılda maden ihracatımızı yaklaşık 10 kat artırdık." dedi.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen "Gübretaş Maden Yatırımları AŞ Söğüt Altın Madeni Tesis Açılışı ve İlk Altın Dökümü Töreni"nde konuşan Bakan Dönmez, Bilecik'e madencilik alanında önemli bir yatırım daha kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.

Daha düne kadar etrafındaki büyükşehirlerin gölgesinde kalan Bilecik'in, AK Parti iktidarlarının altyapı yatırımları sayesinde cazibe merkezine dönüştüğünü anlatan Dönmez, şöyle konuştu:

"Özellikle doğal taş ve mermercilik başta olmak üzere madencilik sektörünün en büyük gelişimi gösterdiği şehirlerden biri oldu. Üretim, istihdam ve ihracat odaklı yeni ekonomik modelimizin çıktısı olarak geçtiğimiz yıl burada birçok fabrikamızın açılışını gerçekleştirmiştik. Bilecikli sanayi ve iş insanlarımızın bizlere gönderdiği her fabrika açılışı davetiyesi bizleri ziyadesiyle mutlu etti. Bilecik bugün artık daha fazla katma değerli ürün üreten, daha fazla istihdam sağlayan ve daha fazla ihracat yapan bir şehir haline geldi. Bütün bunlar lojistikten tedariğe, enerjiden ulaştırmaya kadar 20 yılda hayata geçirilen dev yatırımlar sayesinde oldu. Şimdi kalkınmanın ve büyümenin yüzyılında, Türkiye Yüzyılı'nda, atılan bu adımların meyvelerini büyümeyle, kalkınmayla, istihdamla, ihracat rekorlarıyla alıyoruz. 2022 yılında 6,5 milyar dolarlık madencilik ihracatıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Son 20 yılda maden ihracatımızı yaklaşık 10 kat artırdık. Yeni ürünler ve yeni pazarlarla dünyanın dört bir yanına 'Made in Türkiye' imzasını attık."

"Tam kapasite üretime geçtiğince yıllık ortalama 6,5 tonluk üretim yapılacak"


Bakan Dönmez, bugün açılışını yapacakları Söğüt Altın Madeni'nin üretim rakamıyla Türkiye'nin en fazla üretim yapan altın madenlerinden biri olacağını vurgulayarak şunları kaydetti:

"Tam kapasite üretime geçtiğince yıllık ortalama 6,5 tonluk üretimiyle Türkiye'de en çok üretim yapan 3 işletmeden, 3 ruhsatımızdan birisi haline gelecek. 500 milyon dolarlık yatırım miktarıyla ilk etapta 1000, ilerleyen dönemlerde 1300 vatandaşımıza istihdam sağlayacak. Bugün 16 farklı madende altın üretimi gerçekleştiriyoruz. 2000 yılında neredeyse sıfır olan altın üretimimiz 2001 ile 2022 yılları arasında toplam 456 tona ulaştı. Son 5 yıllık altın üretimi ortalamamız 35 ton civarında seyrediyor. Bu nedenle altın madenciliğinde temel hedefimiz ihtiyacımızı yerli kaynaklarımızdan karşılamak, altın kaynaklı cari açığı azaltmak, bu alandaki yatırımı ve istihdamı artırmaktır. Cevherden mücevhere, Türkiye'nin sahip olduğu potansiyeli üretim rakamlarına yansıtmakta kararlıyız. Türkiye Yüzyılı'nın altın çağını Söğüt'ten başlatmaya ve dalga dalga tüm yurda yaymaya kararlıyız."

Çevreye saygılı ve güvenli işletmeciliğin vazgeçilmez öncelikleri olduğunu belirten Dönmez, "Enerji ve madencilik politikamızı '3E' olarak adlandırdığımız enerji, ekonomi ve ekoloji dengesi üzerine yürütüyoruz. Ekonomimizin ihtiyacı olan kaynağı, doğamızı ve geleceğimizi koruyarak sağlayacağız." dedi.

Tahran'da Azerbaycan Büyükelçiliği'ne silahlı saldırı!

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'nın Tahran'daki büyükelçiliklerine silahlı saldırı gerçekleştirildi. Güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiği saldırı anı kameralara saniye saniye yansıdı.


İran'ın başkenti Tahran'da hareketli saatler yaşanıyor. Azerbaycan'ın İran Büyükelçiliği'ne bir kişi kalaşnikofla saldırdı. Saldırgan Büyükelçiliğin Güvenlik Şefini vurarak öldürdü. Saldırıya müdahale eden iki güvenlik personeli de yaralandı.

SALDIRININ GÖRÜNTÜSÜ ORTAYA ÇIKTI

Olayın yankıları sürerken saldırı anına ilişkin görüntüler de ortaya çıktı. Güvenlik kamerasıyla kaydedilen saldırganın içeri girişi ve ateş ettiği anlar anbean görüntülendi.

KALAŞNİKOFLA ATEŞ AÇTI

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında saldırganın kalaşnikof otomatik silah kullandığı belirtilerek, "27 Ocak 2023 tarihinde Bakü saatiyle 08:30 sıralarında Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Tahran Büyükelçiliğine silahlı saldırı düzenlendi. Saldırgan, Kalaşnikof otomatik silahıyla koruma müdürü öldürdü. Büyükelçiliğin iki güvenlik görevlisi de saldırıyı engellerken yaralandı. Durumları iyi. Halihazırda hain saldırıyla ilgili soruşturma sürüyor. Olayın detayları hakkında kamuoyuna ek bilgi verilecektir. Allah şehidimize rahmet eylesin!" ifadeleri kullanıldı.

SALDIRGAN YAKALANDI

Tahran Polis Komutanlığından yapılan açıklamada, Azerbaycan'ın Tahran Büyükelçiliğini hedef alan saldırganın yakalandığı bildirildi.

BÜYÜKELÇİLİK TAHLİYE EDİLDİ

Azerbaycan Dışişleri Sözcüsü Ayhan Hacızade, Tahran Büyükelçiliğinin güvenliğinin sağlanana kadar Büyükelçiliği tahliye etme kararı alındığını belirtti.


6’lı Masa sosyal medyada heyecan verici bir video paylaştı

 

Altılı masanın partileri, yaklaşan seçimler için ortak seçim kampanyası yapmak amacıyla bir video yayınladı.


Sosyal medyada paylaşılan videonun başlığı "Milletimiz için buradayız" oldu.


Videonun yayınlanması, altı muhalefet partisinin liderlerinin, muhalefetin yaklaşan seçimleri kazanması durumunda yönetişime giden yol haritasına ilişkin önemli önemli konuları tartışmak üzere yaptıkları toplantıyla aynı zamana denk geldi.


İyi Parti'nin altılı masanın on birinci toplantısına ev sahipliği yapıyor ve hükümetin programı ve gelişmiş parlamenter sisteme geçiş yol haritası üzerinde mutabakata varması bekleniyor.


 

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Danışmanı Tuncay Özkan ise yaklaşan seçimler için tüm hazırlıkların tamamlandığını açıklamıştı.


Yol haritası 26 Ocak Perşembe günü altılı masanın bir sonraki toplantısında liderlerin huzurunda olacak” dedi.


Hükümet programı bu ayın 30'unda açıklanacak ve ardından bir hafta veya 10 gün içinde cumhurbaşkanı adayı belirlenecek" dedi.


Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin seçim tarihiyle ilgili sorusuna "14 Mayıs diyorlar, bizim için sorun yok" dedi.


14 Mayıs geldiğinde söz milletin sözü olacak, millet koalisyonunun da istediği bu” diye konuştu.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk muhalefetine hitaben, "Milletin iradesinin en üst makamı olan meclisten size sesleniyorum. Ne yaparsanız yapın kazanamayacaksınız" dedi.


AKP grup toplantısında Menderes'in gidişine atıfta bulunan Erdoğan, "Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün 6'lı masaya 'yeter' diyecek" dedi.


 

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin tarihini Cuma günü açıkladı.


Bahçeli, basın açıklamalarında, "Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda henüz resmiyet kazanmamış olsa bile seçimlerin yapılacağı tarih 14 Mayıs 2023 Pazar günü olacaktır."


Demokratik tarihimizin kaderini belirleyecek, ülkemizin gelecek yıllara ilişkin yol haritasını çizecek ve Cumhuriyet'in yeni yüzyılını sağlamlaştıracak en önemli seçimlerde büyük Türk milletinin iradesini ortaya koyacağını sözlerine ekledi.


Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı 2023 seçimlerine hazırdır ve cumhuriyetin milli duruşuna yansıyacak yeni bir demokrasi zaferine imza atacağız” dedi.


Küresel emperyalizmin siyasi devriyeleri, terör örgütlerinin gönüllü destekçileri, Türkiye düşmanlığının temsilcileri, ülkemizi, milli ve manevi değerleri hedef alan baskı bekçileri aşağılanmanın eşiğindedir. ve birleşik manda özlemi, altı parti diktesine atıfta bulunarak halkın ittifakına karşı koyamayacaktır.”

Çavuşoğlu: "Pompeo'nun (15 Temmuzla ilgili) sildiği bir tweet var. Anlıyoruz ki darbe girişimini desteklemişti

Dışişlere Bakanı Çavuşoğlu, eski ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun kitabıyla ilgili, "(Pompeo'nun) O gece (15 Temmuzla ilgili) sildiği bir tweet var. Anlıyoruz ki darbe girişimini desteklemişti. Videodan rahatsız olmasının sebebi budur." dedi.


Dışişleri Bakanı Mevlüt ÇavuşoğluTayland Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Don Pramudwinai ile ortak basın toplantısında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun kitabını başkanlık adaylığında ya da adaylığının kampanyasını başlatmak için yazdığı değerlendirmesini yapan Çavuşoğlu, "Bugüne kadar terörizme verdikleri destek konusunda, ABD'de ciddi bir suçtur, sanırım yargı sürecine tabi olmamak için de ciddi dezenformasyon var." dedi.

"Bir kere gerçek dışı bilgiler var ki diplomatik bir dil ile söylüyorum siz buna yalan da diyebilirsiniz. Abartı var, çifte standart var." ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, kitapta yer alan "Türk ordusunun DEAŞ'ı yenme kapasitesine sahip olmadığını gördük" iddiasını "ibretlik" olarak nitelendirdi.

Çavuşoğlu, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde YPG/PKK ile angajmana girilmediğini bunun eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başladığını ifade etti.

DEAŞ'a karşı göğüs göğüse mücadele eden tek NATO ordusunun Türk ordusu olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"4 bin 500'den fazla DEAŞ'lı teröristi biz elimine ettik. Hem Suriye'de hem Irak'ta. Biz Suriye'de DEAŞ'lı teröristleri elimine ederken ya da Suriye'nin kuzeyini DEAŞ'lı teröristlerden temizlerken ABD, Pompeo'nun olduğu dönemde YPG/PKK ile DEAŞ'lıları önce otobüslere Rakka ve o bölgeden sonra da uçaklara bindirerek Afganistan'a gönderdiler. Bugün Afganistan'daki terör saldırılarının müsebbibi de bunlar. DEAŞ'ın ve El Kaide'nin saldırılarından bahsediyorum. Dolayısıyla Türk ordusunun NATO'da en büyük ikinci gücünü Türk ordusunun kapasitesini herkes gördü. Hem PKK hem YPG hem DEAŞ'tan 8 bin kilometrekarelik bir alanı Suriye'nin toprak bütünlüğünü desteklemek adına temizleyen Türk ordusudur."

Pompeo'nun, 2019'da eski ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile Türkiye'ye yaptığı ziyaret hakkındaki iddialara ilişkin soruları yanıtlayan Çavuşoğlu, o süreçte Pompeo'nun baştan sona yanında bulunduğunu, Türkiye'ye gelme sebeplerinin ise ABD'nin teröristleri bölgeden temizleyeceğini belirtmek ve Türkiye'nin teröristlere karşı operasyona ara vermesini istemek olduğunu aktardı.

Çavuşoğlu, "Biz onların belgesini müzakere edilemez bulduk, karşılarına 11 maddelik bir belge sunduk, 9'unu kabul ettiler, 2'sini de burada Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) huzurunda müzakere ettik ve o iki madde konusunda da mutabakata vardık." dedi.

Mutabakat sonrası ortak basın açıklaması da yapıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, bu ortak açıklamanın yükümlülüklerini de yerine getirmediklerini ve dürüst olunmadığını kaydetti.

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Pence arasında heyetler arasında görüşmeden önce baş başa görüşme gerçekleştiğini kaydederek "Pompeo'nun sürenin uzamasından rahatsız olduğunu gördük ve içeri girelim diye de bazı talepleri oldu. Ben de kendisine 'birisi başkan birisi başkan yardımcısı bize ihtiyaç duydukları zaman kendileri bizi çağırır dolayısıyla protokol gereği de adap gereği de liderler içeri çağırmadan girmenin doğru olmadığını' söyledim, kendisini uyardım." dedi.

Pompeo'nun, Pence'e izletilmesinden endişe duyduğu ve "iğrenç" diye tabir ettiği 15 Temmuz videosu hakkında da konuşan Çavuşoğlu, FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz'daki darbe girişiminde 251 Türk vatandaşının şehit olduğunu ve o geceyi Türkiye'nin yaşadığını söyledi.

Çavuşoğlu, "(Pompeo'nun) O gece (15 Temmuz'la ilgili) sildiği bir tweet var. Cumhurbaşkanımızın aleyhine yazdıklarından da anlıyoruz ki darbe girişimini desteklemiştir. Videodan rahatsız olmasının sebebi de budur çünkü o görüntüler darbenin nasıl başladığını gösteriyor ve Türk milletinin darbeyi nasıl yendiğini gösteriyor. Sanırım Türk milletinin darbecileri yenmesinden rahatsız olmuş ki bu ifadeleri kendisi sergilemiş." dedi.

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetimine ilişkin Türkiye'nin Akdeniz'de yasa dışı enerji arama faaliyetlerini yürüttüğü iddiasına yanıt veren Çavuşoğlu, Rum kesiminde ABD'nin dengesini, denge politikasını bozanların (Pompeo) olduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, "Pompeo'nun önümüzdeki seçimlerde aday olduğu zaman Rum lobisinden de oy alabilmek için bu söylemleri yazdığını görüyoruz." diye konuştu.

Kitapta bahsedilen Patrikhane ziyareti hakkındaki iddialar hakkında da Çavuşoğlu şunları kaydetti:

"Patriğe herhangi bir tehditte bulunmamız bizim mümkün değil, hiçbir zaman olmamıştır. Kendisine de her zaman her türlü desteği veriyoruz. Bu ziyareti İstanbul'a yapmak istediğini Patrikhaneye gitmek istediğini ve benimle de orada görüşmek istediğini söyledi ve benim de cevabım gayet net. Patrikhaneye gidilmesinden hiçbir zaman rahatsız olmadık. Benimle görüşmek isteyen Ankara'ya buyurur gelir burada görüşürüz. İstanbul'a onun ayağına gitmem dedim. Olay bundan ibaret."

Çavuşoğlu, mevkidaşı Pramudwinai'yi ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getirerek bu yıl Türkiye-Tayland diplomatik ilişkilerinin 65'inci yılının kutlandığını belirtti.

Çavuşoğlu, Pramudwinai ile 2023-2028 döneminde, ikili ilişkilerde atılacak adımları kapsayan ikinci ortak eylem planının imzalandığını kaydetti.

"Türkiye-Tayland İkinci Ortak Eylem Planı'yla ekonomik ilişkilerden kültüre, enerjiden güvenlik işbirliğine pek çok alanda somut adımlarla ilişkilerimizi geliştirmeyi öngörüyoruz. Ortak eylem planımızın nihai hedefi, ülkelerimiz arasındaki stratejik ortaklığımızın tesis edilmesi." diyen Çavuşoğlu, ticaret hacminin geçen yıl yüzde 20 arttığını ve 2,5 milyar dolara yaklaştığını aktardı.

Öte yandan Çavuşoğlu, Tayland lehine bir açık olduğunu ve bunun dengelenmesi için neler yapılacağının Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantısında ele alınacağını belirtti.

Önde gelen Türk firmalarının Tayland'a yaptığı yatırımlara değinen Bakan Çavuşoğlu, bunun Tayland'ın potansiyelini gösterdiğine işaret ederek "Ayrıca biliyorsunuz, ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) örgütüyle de çok yakın işbirliğimiz var, Tayland'ın da çok desteği var." dedi.

Bunun yanı sıra "İki kalkınma ajansı TİKA ve TICA (Tayland Uluslararası İşbirliği Ajansı) arasında da işbirliğinin geliştirilmesini istiyoruz." diyen Çavuşoğlu, TİKA'nın Tayland'da önemli yatırımları olduğunu, yıllardır kalkınma projelerinin desteklendiğini kaydetti.

"Tayland'da FETÖ terör örgütü mevcudiyeti halen devam ediyor"

Çavuşoğlu, güvenlik alanında işbirliğinin, terörle mücadele alanında da her zaman gündemde olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Özellikle Tayland'da FETÖ mevcudiyeti halen devam ediyor. Bu FETÖ okullarının kapatılması ve bazı FETÖ mensuplarının mal varlıklarının dondurması ile ilgili mahkeme kararlarımızı da iletmiştik ve bazı FETÖ mensuplarının da Türkiye’ye iadesiyle ilgili taleplerimizi bugün de dostumuza ilettik."

Tayland-Türkiye arasında haftada 21 sefer düzenleniyor

Mevlüt Çavuşoğlu, bazı Asya ülkeleri ile geliştirildiği gibi Tayland'la da savunma sanayisi alandaki işbirliğinin geliştirilmesini isteyerek Tayland'ın da bu yönde ilgisinin olmasından memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Öte yandan, Türk Hava Yollarının (THY) Tayland-Türkiye sefer sayısının haftada 21 olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, bunun ciddi bir potansiyel ve ilgiyi gösterdiğine işaret etti.

Görüşmede, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın da ele alındığını belirten Çavuşoğlu, Türkiye’nin çabaları hakkında Taylandlı mevkidaşına bilgi verdiğini aktardı.


CHP liderinin Danışmanı Erdoğan Toprak 'Kararımız net' diyerek açıkladı: Adayımız Kılıçdaroğlu

Seçim tarihinin açıklanmasına rağmen henüz bir aday ismi açıklayamayan Altılı masada aday belirleme süreci başlıyor. Altılı masa toplantısının öncesinde açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Erdoğan Toprak, "Kararımız net, bizim adayımız Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bunun dışında da bir kararımız yoktur." dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için 14 Mayıs'ı işaret etti. Seçim tarihinin açıklanmasına rağmen adaylık karmaşasının son bulmadığı Altılı masanın adayının hala belli olamaması eleştirileri beraberinde getirdi.


ALTILI MASADA ADAY BELİRLEME SÜRECİ BAŞLIYOR


Önümüzdeki günlerde bir araya gelecek olan Altılı masanın bu buluşmada adayın kim olacağına ilişkin görüşmelere başlayacağı açıklandı. Altılı Masa toplantısı öncesinde Habertürk'e konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Erdoğan Toprak, aday belirleme yöntemini liderlerin belirleyeceğini söyledi.


"ADAYIMIZ KILIÇDAROĞLU"


Toprak, "Kılıçdaroğlu’nun bir başka ismi önereceği doğru mu?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Kesinlikle yanlış. Kararımız net, bizim adayımız Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bunun dışında da bir kararımız yoktur. Tabii adayın kim olacağına karar verecek olan da Altılı Masa’daki liderlerdir…"


Akşener: İsveç hükümetinin acizliğini kınıyorum

 İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik saygısızlığa tepkiler sürüyor. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bunun barbarlık ve nefret suçu olduğunu belirterek, İsveç hükümetinin acizliğini şiddetle kınadığını söyledi.


İsveç'te Kur'an-ı Kerim'e yönelik saygısızlığa tepkiler sürüyor. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bunun barbarlık ve nefret suçu olduğunu belirterek, İsveç hükümetinin acizliğini şiddetle kınadığını söyledi.




İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin İsveç Büyükelçiliği önünde Kur'an'ı Kerim'in yakılmasına tepki gösterdi.

Meral Akşener, "Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'i yakmaya çalışarak değerlerimize saldıran bu vandallık, barbarlık, düşmanlık; dünyanın hiçbir yerinde fikir hürriyeti olarak pazarlanamaz. Bu, düpedüz bir nefret suçudur. İsveç hükümetinin insan hakları kisvesiyle bu duruma yol vermesi ise asla ve asla kabul edilemez bir acizliktir. Bu acizliği bir kez daha şiddetle kınıyorum." diye konuştu.

Akşener, tarihin hiçbir döneminde dini, vicdani ve fikri özgürlüklere yapılan saygısızlığın, maneviyatı hedef alan nefret söylemi ve eyleminin insan hakkı olmadığını ve olamayacağını vurguladı.

İyi Parti olarak bu iki yüzlülüğü reddettiklerini dile getiren Akşener, şöyle konuştu:

"İnsan haklarının şiddete, terörizme, ırkçılığa ve nefret suçuna paravan edilmesini reddediyoruz. 21'inci yüzyılda ortaçağ zihniyetini yansıtan bu ahlaksızlığı dünyanın neresinde olursa olsun reddediyoruz. Yalnız, meselenin önemli bir yanı daha var. Türkiye'de hemen her kesim siyasetin her renk ve düşüncesi benzer bir şekilde bu eylemi reddediyor. Bu konuda ülkemizdeki tüm toplumsal kesimler yekvücut olarak tepki gösteriyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yöneten bir iktidar böyle ciddi bir konuda sadece eleştiriyle, göstermelik tepkilerle yetinemez. Siyaset üstü gördüğümüz bu tip konularda iktidarın yapması gereken 'dostlar alışverişte görsün' anlayışının ötesine geçmektir. Devleti yönetenler, bu sorumlulukla ve yetki sahibi olmanın ciddiyetiyle hareket etmek zorundadır. Yani, esas hedef bu tip eylemlerin tekrarlanmasını önlemek olmalıdır. Ama maalesef sayın Erdoğan ve arkadaşları, bu tarz konularda genellikle 'oh ne güzel, seçim için malzeme çıktı' diye sevinmeyi tercih ediyorlar. İç politika için siyasi rant devşirmeyi tercih ediyorlar. Bol bol gürültü çıkartmayı ama iş icraata gelince arazi olmayı tercih ediyorlar."

Akşener, bu oyunu 2017'deki referandum sürecinde yaşadıklarını, o zaman düşmanın Hollanda olduğunu, iktidarın aynı zihniyetle partililerine portakal kestirerek Hollanda ile mücadeleye giriştiğini iddia etti.

İktidarın o zaman referandumdan istediklerini almak için işi hamaset şovuna döktüğünü ileri süren Akşener, "Çünkü bu iktidar için seçim kazanmak ülkemizin itibarını korumaktan daha önemli. Onlar için gürültü çıkarmak devlet ciddiyetiyle meselenin gereğini yapmaktan daha önemli. Şov yapmak, milletimizin maneviyatına sahip çıkmaktan çok daha önemli. Artık çok açık şekilde anlıyoruz ki iktidar, bu konuda kalıcı ve somut adımlar atmaya kesinlikle niyetli değil." şeklinde konuştu.

Bu nedenle İYİ Parti olarak bir adım atacaklarını bildiren Akşener, şöyle devam etti:

"Bu adım, İsveç Savunma Bakanının ülkemize gelişini ertelemekten veya yandaş kanallarda mizansenler yazmaktan çok daha sonuç odaklı bir adım. Bu aşağılık eylem, fikir özgürlüğü olarak pazarlanamaz. Nitekim bunu sadece biz değil, İsveç'in de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de söylüyor. Sözleşme kapsamında bu şekilde korunan bir özgürlük yok. Yani İsveç hükümeti, bu eylemi engellememekle ve üstüne üstlük yapılmasına müsaade etmekle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlüklerini de ihlal etmiş bulunuyor.

Dolasıyla, bu tablo karşısında biz de İsveç'te, İYİ Parti gönüllülerimizden bir grubu harekete geçirdik. Cuma günü Stockholm'deki bir yerel mahkemede failler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bu nefret suçunun gerçekleşmesine yol verdiği için İsveç hükümetini yargıya şikayet edeceğiz. Ve nihai olarak bu davayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri kapsamında açacağız. Bu haklı hukuk mücadelemizin nereye varacağını önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz. Tüm iç hukuk yolları tüketildikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilecek. İnanıyoruz ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bizi haklı bulacak. Eğer, bu hedefimize ulaşırsak İsveç'in kendi iç yasalarını yeniden tanzim etmesine ve bu yöndeki eylemlere bir daha müsaade etmemesine, vesile olacağız. İşte örnek yol, diplomasi, devlet aklıyla hareket etmek, devlet ciddiyetiyle ülke yönetmek budur."

Sinan Ateş cinayeti

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş cinayetine değinen Akşener, "bu aşağılık suikastı" ilk günden beri yakından takip ettiğini, bu elim olaya Ateş ailesinin talebi üzerine siyaseti bulaştırmak istemediğini vurguladı.

Akşener, güvenlik güçlerinin olayın aydınlatılması için ellerinden geleni yapacağına inandığını, devletin devletliğini, yargının da sorumluluğunun gereğini yapmasını beklediğini ancak suikastın üzerinden 26 gün geçtiğini, "bu olayın artık aileyi aştığını ve devlet yönetiminde ciddiyetin ne denli kaybolduğunu" bir kez daha ortaya koyduğunu savundu.

Ülkede can güvenliğinin, hukukun ve adaletin ne denli tahrip edildiğinin bir kez daha ortaya çıktığını ileri süren Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Devletin dört bir yanını saran mafyalar, simsarlar, tefeciler, uyuşturucu  kaçakçıları gün gibi ortalığa saçılmıştır. Aşağılık suikastın üzerinde birçok soru işareti varken, toplum vicdanı atılan her şaibeli adımla yara alırken, milletimiz devletini topyekun göreve çağırırken adım atan tek bir makam bile yok. Yazıklar olsun.

Sayın Erdoğan, senin yönettiğini iddia ettiğin ama belli ki yönetemediğin bu devletin içinde neler dönüyor? Bu nasıl bir ciddiyetsizliktir? Bu nasıl bir yönetim boşluğudur? Bu nasıl bir lakaytlıktır? Hani Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı koyun  bile senin mesuliyetin altındaydı? Madem öyle, mesuliyet senin Sayın Erdoğan. Dicle'nin kenarında değil, başkentin göbeğinde aşağılık bir suikastla bir vatan evladına kıydılar. Üstelik bunu herkesin gözü önünde yaptılar. Ve şimdi de devletin gücünü kullanarak gerçek failleri örtbas etmeye çalışıyorlar. Her zaman olduğu gibi, yine savcılar değişiyor. Her zaman olduğu gibi yargı yine bir sopa olarak kullanılıyor. Her zaman olduğu gibi yine bir katil dışarıda geziyor."

Olayın aydınlatılmasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Akşener, "Bu rezalete susacağımızı, çevrilmek istenen dümenleri kabulleneceğimizi, Sinan başkanı unutacağımızı zannediyorsan çok yanılıyorsun. Susmayacağız, kabullenmeyeceğiz, unutmayacağız. Gerçekler ortaya çıkana kadar bu olayın peşinde olacağız. Bunu da böyle bilesin." ifadelerini kullandı.

Akşener, konuşmasının bir bölümünde Tarım orman İş Genel Başkanı Şükrü Durmuş'u kürsüye davet ederek söz verdi.

Daha sonra konuşmasına kaldığı yerden devam eden Akşener, orman işçilerinin sorunları ile ormancılık alanına yönelik tespit ve önerilerini anlattı. Orman yangınlarına da değinen Akşener, orman kaybını telafi etmek için ormanlaşma çalışmalarına hız kazandırılması gerektiğini kaydetti.

"Gençlerin oy kullanmasından korkuyorlar"

Seçim tarihine ilişkin yapılan tartışmalara değinen Akşener, "Belli ki Sayın Erdoğan da durumun farkında. O yüzden bu kadar korkuyor, uykuları kaçıyor. O yüzden bileğinin hakkıyla alamayacağı seçimi küçük hesaplarla, mini çakallıklarla, zihni sinir dümenlerle ve kendince sevimli kurnazlıklarla alabileceğini zannediyor." dedi.

Akşener, şöyle devam etti:

"Sayın Erdoğan, seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıkladı. Yani, yine bir erken seçim yaşayacağız. Her ne kadar kendisi 'seçimi öne almak', 'seçim tarihini, güncellemek' diyerek oldukça gülünç bir biçimde lafı çevirmeye çalışsa da bu bariz şekilde bir erken seçimdir. Peki, bugüne kadar biz ne zaman 'bir an önce seçim kararı açıklayın' desek 'seçim vaktinde olacaktır' diye bize nutuk atanlar, neden şimdi seçimlere bu kadar az bir süre kala erken seçim kararı aldılar biliyor musunuz?

Çünkü, gençlerden, gençlerin oy kullanmasından korkuyorlar. Gençlerin, onları sandığa gömeceklerini çok iyi biliyorlar. Okulların açık olduğu bir zamanda, hatta sınavların olduğu bir dönemde seçim yapmak demek gençlere 'oy kullanmayın' demektir. Bu kadar basit. İktidar, şunu çok iyi biliyor ki öğrencilerimizin birçoğunun ikametgahı okuluyla aynı şehirde değil. Yani seçim için memleketlerine dönmek zorundalar. Üstelik, birçok öğrencimizin de oy kullanmak için memleketlerine gidip geri dönecek durumu yok. Ne aileleri ne de kendileri otobüs biletini bile karşılayacak güce sahip değil. Sevgili gençler, kimse merak etmesin. Artık biz varız. Biliyorsunuz, İYİ Parti olarak, bizim için bu tip tezgahları bozmak özel bir ilgi alanı, kurulduğumuz günden beri hamdolsun uzmanı olduk. Ve her zaman olduğu gibi bu tezgahı da bozacağız. Gençleri, görmezden gelerek susturarak, yok sayarak, plan yapanların, planlarının tamamını boşa çıkartacağız. Cumhuriyetimizin, esas sahibi gençlerimizin en kutsal haklarını kullanmaktan mahrum bırakılmasına asla müsaade etmeyeceğiz."

Akşener, gençlere yönelik olarak bir seferberlik başlattıklarını, gençlerin bulundukları şehirlerde oy kullanabilmeleri için atmaları gereken adımlara dair onları tek tek bilgilendireceklerini belirtti.

Gerekirse kapı kapı dolaşacaklarını dile getiren Akşener, başvuru gününü kaçıran gençleri hangi partiye oy vereceğini sormadan ikametgahlarının bulunduğu şehirlere ücretsiz olarak götürülmelerini, oy kullandıktan sonra da geri getirilmelerini sağlayacaklarını söyledi.

Bu günlere "Yeter söz milletindir" diyerek milletle omuz omuza geldiklerini dile getiren Akşener, "Yalnız, yanlış anlaşılmasın, biz onlar gibi parti devleti anlayışını değil, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini savunduğumuz için 'yeter söz milletindir' diyoruz. Onlar gibi vesayetin değil, millet iradesinin zaferini temsil ettiğimiz için 'yeter söz milletindir' diyoruz. Biz, onlar gibi hukuku ayaklar altına alanlardan değil, hukukun üstünlüğünü savunanlardan olduğumuz için 'yeter söz milletindir' diyoruz. Onlar gibi saraya kapananlardan değil, milletten yana saf tutanlardan olduğumuz için 'Yeter söz milletindir' diyoruz. Biz onlar gibi Rahmetli Menderes'in aziz hatırasından siyaset devşirmek için değil, Türk'ün demokrasi sancağını geleceğe taşımak için 'Yeter söz milletindir' diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.


Hollanda büyükelçisi, Kuran saldırısından sonra bakanlığa çağrıldı

 Dışişleri Bakanlığı, İsveç’in ardından Hollanda’da da düzenlenen bir eylemde Kuran’ın hedef alınması nedeniyle Hollanda’nın Ankara büyükelçisini bakanlığa çağırdı.


Dışişleri’nin açıklamasında Hollanda’nın provokatif eylemlere izin vermemesinin talep edildiği belirtilerek İslam düşmanı bir şahsın 22 Ocak’ta kutsal kitabımızı hedef alan aşağılık saldırısını en güçlü şekilde lanetliyoruz dendi.

Açıklamada Hollanda makamlarının olayın failine yönelik gerekli işlemleri yapmaları ve bu tür olayların tekrarının önlenmesi amacıyla somut tedbirleri hayata geçirmelerinin beklendiği de belirtildi.

İsveç-Danimarkalı aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi (Stram Kurs) lideri Rasmus Paludan, üç gün önce, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran’ın bir kopyasını yakmıştı. İsveç makamları Kuran’ın yakılmasına izin vermiş ve sonrasında İsveç-Türkiye ilişkileri gerilmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İsveç’e seslenerek Türkiye Cumhuriyeti’nin veyahut Müslümanların dini inancına saygı göstermiyorsanız, bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz” demişti.


Yılbaşından bu yana 6 binden fazla göçmen sınır dışı edildi

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, yılbaşından bu yana 6 bin 282 düzensiz göçmenin sınır dışı edildiğini açıkladı.



Göç İdaresi Başkanlığının sosyal medya hesabından yapılan paylaşıma göre, düzensiz göçle mücadele ve sınır dışı işlemlerine aralıksız devam ediliyor.


Bu kapsamda, yılbaşından bu yana Afganistan’a düzenlenen 8 charter seferi ile 1364, tarifeli uçuşlarla 1446 olmak üzere 2 bin 810 yabancının ülkesine dönüşü sağlandı.


Yılbaşından bu yana tüm uyruklardan sınır dışı edilen düzensiz göçmen sayısı ise 6 bin 282’ye ulaştı.


Geçen yıl 235’i Afganistan’a, 2’si Pakistan’a olmak üzere 237 charter seferi ve tarifeli uçuşlarla toplam 124 bin 441 düzensiz göçmen sınır dışı edilmişti.

Tüketici güven endeksi ocakta yüzde 4,6 arttı

 Tüketici güven endeksi, ocakta aylık bazda yüzde 4,6 artışla 79,1'e yükseldi.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ocak ayına ilişkin tüketici güven endeksi verilerini açıkladı.

TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle yürütülen "Tüketici Eğilim Anketi" sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, aralıkta geçen aya göre yüzde 4,6 arttı. Aralıkta 75,6 olan endeks, bu ay 79,1 oldu.


Diyanet, Kuran-ı Kerim yakmayı 120 ülkede yargıya taşıyacak

 Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İsveç’te Kuran-ı Kerim’e karşı yapılan düşmanlığı 120 ülkedeki başkanlık birimleri aracılığıyla yargıya taşıyacaklarını açıkladı.



Erbaş, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda gündemi değerlendirdi. Erbaş, İsveç’teki Kuran-ı Kerim’e yönelik saldırıya ilişkin şunları söyledi: “Avrupa’da hukuka ve insan haklarına inanan tüm entelektüellerin, akademisyenlerin, aktivistlerin, STK’ların, medyanın ve aklı selim tüm insanların kutsallara yapılan bu saldırıya tepki göstermesi ve inisiyatif alması gerektiğini düşünüyorum... Aksi halde söz konusu kişi, grup ve kurumlar, Müslümanlar ve tüm dünya halkları nezdinde inandırıcılığını yitirecektir. (Bu eylemin nedeni) Türkiye’nin, İsveç’in NATO’ya girmesine engel olmasını bir şekilde gündemde tutmak ya Türkiye’yi bu düşüncesinden vazgeçirme yönünde bir hareket ya da İsveç’in NATO’ya girmesini istemeyen kesimlerin destekledikleri bir provokasyon olabilir. Ne amaçla yapılırsa yapılsın kınanması, lanetlenmesi gerekir.”

Erbaş, konuyla ilgili ne gibi girişimleri olacağı sorusu üzerine, “Çeşitli kesimlerin temsilcilerine bir mektupla ulaşacağız. Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Diyanet İşleri başkanları veya Din İşleri bakanları ile çevrim içi bir toplantıyı planlıyoruz. Burada sadece İsveç’teki menfur Kuran yakma işine değil, onu merkeze alarak Avrupa’daki İslamofobik hareketlere tepkimizi göstermeye gayret edeceğiz... 120 ülkede başkanlığımızın ataşelikleri, müşavirlikleri var. Bu ülkeler nezdinde mahkemelere başvurma şeklinde bir eylememiz olacak inşallah.” Erbaş, başörtüsü konusundaki düzenlemeye destek vererek, “Anayasal garantiye alınmasının hiçbir şekilde başörtüsü özgürlüğüne dokunulmaması konusunda çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum” diye konuştu. “Temel hak ve özgürlüklerin referanduma sunulma olasılığına” ilişkin değerlendirmesi de sorulan Erbaş, “İnşallah referanduma sunulmaz diye düşünüyorum” dedi. Öte yandan Erbaş, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada da, bugün İsveç’teki Türk Büyükelçiliği’nin önünde Kuran-ı Kerim’e saygı programı yapılacağını söyledi.

Erdoğan: Seçimler inşallah 14 Mayıs'ta yapılacak, kararımızı 10 Mart'ta açıklayacağız

 Daha önce seçimler için 14 Mayıs’ı işaret eden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk kez doğrudan, seçimlerin bu tarihte yapılacağını ve yetkisini bu yönde kullanacağını söyledi.


Bursa’da gençlerle bir araya gelen Erdoğan, “İnşallah 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde ilk defa oy kullanacak siz kıymetli gençlerimizle yol arkadaşlığı yapmamızı bize nasip eden Rabbime hamd ediyorum” dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"10 Mart’ta Cumhurbaşkanı olarak yetkimizi kullanacağız. 60 gün süre var. O süreyi de YSK değerlendirecek. Biz kararımızı 10 Mart’ta açıklayacağız.”


Seçim tarihinin 14 Mayıs olarak belirlenmesinin bir erken seçim kararı olmadığını söyleyen Erdoğan, “Birileri hedef saptırmaya gayret ediyor. Bu şimdi bir erken seçim değil. Seçimi öne almak...Yapılan bu. Bir diğer adım olarak da biz burada güncelleme yaptık. Bu güncellemeyle birlikte bu adımı attık. Devlet Bey’le [Bahçeli] görüşmelerimizi yaparak dedik ki, 'Zaman kaybına tahammül yok' ” ifadelerini kullandı.


Erdoğan, bu kararı almadan önce yaz tatili, sınav takvimi ve hasat mevsimi gibi pek çok kriterin masaya yatırıldığını kaydetti.


Uzun süredir öne alınacağı konuşulan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçiminin tarihi olarak Çarşamba günü 14 Mayıs’ı işaret eden Erdoğan, “Rahmetli Menderes, 14 Mayıs 1950'de 'Yeter söz milletin' demiş ve sandıktan büyük bir zaferle çıkmıştı. Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün, Altılı Masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına, kifayetsizlere 'yeter' diyecektir” ifadelerini kullanmıştı.



Kağıthane - İstanbul Metro hattı hizmete giriyor! Açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan yapacak

 Türkiye'nin en hızlı metrosunun kullanılacağı hat, bugün hizmete giriyor. 8 durağın bulunduğu metro hattı sayesinde Kağıthane'den İstanbul Havalimanı'na 24 dakikada gidilebilecek. Metro hattı, günde 800 bin yolcuya hizmet verebilme kapasitesine sahip.

Türkiye'nin en hızlı metrosunun kullanılacağı hat, bugün hizmete giriyor. 8 durağın bulunduğu metro hattı sayesinde Kağıthane'den İstanbul Havalimanı'na 24 dakikada gidilebilecek. Metro hattı, günde 800 bin yolcuya hizmet verebilme kapasitesine sahip.


Dev projenin açılışına kısa bür süre kala Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Türkiye'nin en hızlı metrosuyla ilgili CNN Türk canlı yayınında önemli bilgiler verdi. Bakan Karaismailoğlu şu ifadeleri kullandı:


"Bugün yine ülkemizi enlerin kazandırıldığı projenin açılışı ile bir aradayız. Bugüne kadar 197 milyon yolcuya hizmet vermiş. İstanbul Havalimanı dünyanın transit merkezi. Toplamda 34 km’lik şehir içi metro için ciddi bir rakam. Kısa süre bitirmek için önemli mühendislik çalışmaları gerçekleştirdik. Aynı anda tam 10 tünel açma makinası kullanarak kısa sürede bitirdik. 


'MİMARİSİYLA DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK'


Kağıthane İstanbul Havalimanı arası 34 km, 8 hat var. Kağıthane’ye gelen vatandaşımız ister Mecidiyeköy bağlantısını ister Mahmutbey bağlantısını kullanacak. Esenler’deki vatandaşımız 45 dk’da Havalimanına ulaşabilecek. 35 dk’da Taksim’den İstanbul Havalimanı’na ulaşabilecek. 


Bu hat mimarisiyle tasarımıyla dünyaya örnek olacak bir metro projesi.  


YANGINLA İLGİLİ TEDBİRLER HAKKINDA 


Burada akıllı tünel konsepti ile yangın durumunda otomatik olarak kendisi bütün tedbirleri alarak olumsuz şartları ortadan kaldıran bir sistem var. Herkes için erişilebilir istasyonlar. Kabartma taşlardan klavuz yollarına, ses sistemlerine kadar herkes için erişilebilir bir istasyon. Engelli kardeşimiz buradaki ulaşımını gerçekleştirebilecek. 


Biz ulaşımda hiçbir şey için engel tanımıyoruz. Yeni bir metro yapacak kurum en iyisi nerede diye bakacak olursa Kağıthane-İstanbul havalimanı metro hattını görebilecek diyebiliriz.


SİNYALİZASYON HAKKINDA 

Sistemlerde sinyalizasyon olmazsa olmaz bu sinyalizasyon sistemini dünyada kuran 5 firma vardı. Biz de onlara mahkumduk. Olağanüstü ücretler talep ederler, maalesef burası 5 firmanın tekelindeydi. Biz 3 yıl önce yerli ve milli nasıl yaparız diye oturduk. ASELSAN-TÜBİTAK iş birliği ile başarıyla bitirmiş olduk. Bu hattımızda yerli ve milli sinyalizasyon sistemi kuruldu. 


Bu dünyadaki 5 kişinin tekelinde olan işletmeyi de ortadan kırmış olduk. Türkiye’ye kazandırmış olduğu çok önemli bir gelişme. 


Türkiye 20 yıldır bu ve benzeri projelerle çok tanıştı. Türkiye 30 yıllık planlar yapan bir Türkiye, inşallah bunun devamı Halkalı Marmaray’a kadar uzanacak. "


REKORLARIN KIRILDIĞI BİR PROJE 


Öte yandan Bakan Karaismailoğlu dün katıldığı bir TV programında dev projeyle ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:


"İstanbul Havalimanı Metrosu, dünyanın transit merkezine, dünyanın en büyük havalimanına bağlanacak bir hat. 34 kilometreyle devasa bir uzunluk. Rekorların kırıldığı bir proje. Arnavutköy'e de bağlanınca 69 kilometrelik bir uzunluğa ulaşacak. Bu metro hattıyla Avrupa yakası tamamen çevrilecek. Metroda akıllı tünel sistemi kullanıldı. Sıfırdan yaratılan bir sistem kuruldu. Tamamen yerli ve milli imkanlarla yapıldı. Diğer metrolarda da bu sistem kullanılabilecek. Sistem tek bir kumanda merkezinden yönetilebilecek.