Bakan Fidan: İsrail sistematik vahşeti Batı Şeria'ya da taşıdı

 Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "İsrail, Gazze'de uygulanan sistematik vahşeti Batı Şeria'ya da maalesef taşımış durumda" dedi.


Bakan Fidan, Slovenya Dışişleri Bakanı Tanja Fajon ile Slovenya'nın başkenti Lübliyana'da düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de bir "soykırım" yaşandığını belirten Fidan, İsrail'in Gazze'deki insanları sistematik bir şekilde aç ve susuz bıraktığını ifade etti.

Fidan, İsrail'in hastaneleri, camileri, okulları ve kiliseleri bombalayarak tüm insani değerleri ayaklar altına aldığını kaydetti.

Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın tarihi statükosunu değiştirmeye yönelik provokasyonlar karşısında sessiz kalınmasının mümkün olmadığını vurgulayan Fidan, "İsrail, Gazze'de uygulanan sistematik vahşeti Batı Şeria'ya da maalesef taşımış durumda" ifadesini kullandı.

Fidan, İsrail'in savaşı farklı cephelere yayma peşinde olduğunu söyleyerek bölgedeki gerilimin had safhalarda olduğunu ifade etti.

Bakan Fidan, "Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor. Koltuğunu koruma uğruna tüm bölgenin geleceğini tehlikeye atıyor. İsrail'e kayıtsız şartsız destek çıkanlar başta olmak üzere Gazze konusunda sessiz kalan herkes vebal altındadır. İsrail'in barbarlığı artık bir son bulmalı" diye konuştu.

Türkiye-Slovenya ilişkileri

Türkiye-Slovenya ilişkilerini daha ileriye taşımak için çalıştıklarını ve kararlı olduklarını ifade eden Bakan Fidan, "Bu kararlılığın bir göstergesi olarak az önce 2024-2026 dönemi için bir eylem planı hazırladık ve imzaladık, eylem planı ikili ilişkilerimize belirgin bir ivme kazandıracak. Bu sayede somut ve planlı adımlarla ilişkilerimizi her alanda geliştirme imkanı bulacağız" dedi.

Fidan, Türkiye-Slovenya arasındaki ikili ticaret hacminde düzenli bir artış olduğunu ve bunu memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Türkiye-Slovenya Karma Ekonomi Komisyonu 9. dönem toplantısını da önümüzdeki dönemde Türkiye'de düzenlemek istediklerini aktardı.

İki ülke arasındaki ticari ilişkilerde bir diğer önemli başlığın ulaştırma konusu olduğuna dikkati çeken Fidan, "Slovenya nakliyecilerimize yıllık 21 bin transit geçiş belgesi sağlıyor. Ancak Avrupa'ya yönelik ihracatımızdaki artış karşısında bu rakamın yetersiz olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak biz kara taşımacılığı transit geçiş belgelerinde tam liberalleşme sağlanmasından yanayız. Bunun tüm tarafların çıkarına olacağına da inancımız tamdır" diye konuştu.

Fidan, tam liberalleşmenin Avrupa ile Asya arasındaki ticari bağlantının güçlendirilmesine katkı sağlayacağını, bu çerçevede Kara Ulaştırması Karma Komisyonu Toplantısını ilk fırsatta Türkiye'de düzenlemek istediklerini kaydetti.

Slovenya'daki büyük projelerde Türk firmalarının yer almasından duydukları memnuniyeti ifade eden Bakan Fidan, Koper Limanı'nın yük kapasitesini ve Orta Avrupa'ya bağlantısını artıracak olan Koper-Divaca ikinci demir yolu projesi ile Karavanke Tüneli'nin bu önemli projeler arasında yer aldığını belirtti.

Filistin'de adil ve kalıcı çözüm

Fidan, ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuları da ele aldıklarını ve Türkiye-Slovenya işbirliğinin Balkanlar'da barış ve istikrarın korunması ve sürdürülmesine ciddi katkı sağladığını belirterek, Slovenya'ya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) dönem başkanlığında başarılar diledi.

Slovenya'nın haziran ayında Filistin'i devlet olarak tanıma kararıyla ilkeli duruşunu gösterdiğini ifade eden Fidan, "Filistin'de adil ve kalıcı bir çözümü hayata geçirmek için uluslararası hukuka sahip çıkan ülkelerle ortak çabalarımızı artırabileceğimize inanıyorum" dedi.

Fidan, "Masada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla kayıt altına alınmış bir mutabakat imkanı var. İsrail'in kalıcı ateşkese onay vermesi için uluslararası toplum gerekli baskıyı kurmak zorundadır. Kalıcı barışın tek yolu ise her zaman söylediğimiz gibi 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin tesisidir. Bunu sağlamaya yönelik çabalarımız, vicdan sahibi tüm ülkelerle birlikte hız kesmeden devam edecektir" ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, dün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısına katıldığını hatırlatarak değerlendirmelerde bulundu.

Fidan, toplantının "verimli" geçtiğini ve tartışmaların iki başlık altında toplandığını belirterek, "Bunlardan birincisi Türkiye, Avrupa Birliği kurumları arasındaki ilişkide nerede, neler yapılabilir, neler yapılmalı... Biz kendi görüşlerimizi söyledik. Üye devletlerin dışişleri bakanları da kendi pozisyonlarını aktardılar" dedi.

Toplantıda ele alınan ikinci ana başlığın da "AB-Türkiye dış politika perspektifleri" olduğunu söyleyen Fidan, söz konusu iki ana konu için yapılacak çok iş bulunduğunu dile getirdi.

Fidan, "Türkiye'nin AB üyeliği, stratejik perspektifi tam bir kararlılıkla devam etmektedir." diyerek, üyelikle ilgili AB'de oluşması gereken bir siyasi irade sorunu bulunduğunu kaydetti. Fidan, bu sorunun aşılmasının kendi iç meseleleri olduğunu söyledi.

Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize ile ilgili konular, Avrupa Yatırım Bankasının Türkiye'ye yönelik faaliyetleri başta olmak üzere idari, siyasi ve teknik konuların görüşüldüğünü belirten Fidan, özellikle Filistin, Rusya-Ukrayna savaşı, Kafkasya, Afrika ve Orta Doğu olmak üzere hem Avrupa'yı hem Türkiye'yi yakından ilgilendiren dış politika konularında da yoğun fikir alışverişinde bulunulduğunu aktardı.

Bakan Fidan, şunları kaydetti:

"Özellikle Filistin konusunda, savaşın bir an önce durması, insani yardımların başlaması ve İsrail'e baskı yapılması ve iki devletli çözümün hayata geçilmesi konusunda genel bir konsensüs sağlandığını görmekten gerçekten memnunuz.

Üye devletlerin çoğunluğunun Türkiye'yle daha düzenli, daha yapısal istişare mekanizmalarının hayata geçirilmesi konusunda destek verdiğini görmekten de memnuniyet duyuyoruz. Ama bildiğiniz gibi Avrupa Birliği’nde kararlar tam bir konsensüsle alınıyor ama birçok konuda azami çoğunluğun olduğu Türkiye ile ilişkilerin daha da ilerletilmesi yönünde bir iradeye ve görüşe sahip olduğunu da gördüm."

Rusya-Ukrayna Savaşı

Rusya-Ukrayna savaşına değinen Fidan, "Rusya Ukrayna Savaşı maalesef Avrupa'nın göbeğinde 21. yüzyılda üç yıldır devam eden bir konvansiyonel savaş var. Bu savaşın da tabii ki nükleere dönüşme riski her an için mevcut" dedi.

Fidan, Avrupa'nın ortasında cereyan eden bir savaşta 500 binden fazla insanın hayatını kaybetmiş olması veya yaralanmış olması, milyonlarca insanın yerinden edilmiş olmasının büyük bir trajedi olduğunu vurguladı.

"Türkiye olarak biz bütün coğrafi bölgelerde yaptığımız gibi temel tercihimizi dış politika stratejimizi bir an önce çatışmanın savaşın durmasından ve yerini diyaloğa, görüşmelere bırakmasından yanayız" diyen Fidan, bunun kolay bir şey olmadığının da altını çizdi.

"Uluslararası baskının artması"

Gazze'de devam eden katliamın durması için uluslararası baskının artırılması gerektiğinin öncelikli bir yöntem olarak düşünüldüğünü söyleyen Fidan, İsrail'in şu ana kadar hiçbir maliyet ödemediği için yaptıklarının sadece Gazze ile sınırlı kalmayacağına işaret etti.

Fidan, "Sadece Gazze'de bir soykırım yapma ile değil, aynı zamanda şimdi Batı Şeria, daha sonra Lübnan, daha sonra adını bilemeyeceğimiz, tahmin edemeyeceğimiz, kendine düşman ilan ettiği başka ülkelere de bu savaşı taşıma lüksünü götürüyor" diye konuştu.

İsrail'in siyasi, ekonomik ve askeri maliyet ödemediğini söyleyen Fidan, "Çünkü bu maliyeti ödetecek bir uluslararası mekanizma harekete geçirilebilmiş durumda değil" dedi.

Fidan, Türkiye gibi birkaç tane ülke kendi ekonomik, ticari, siyasi tavırlarını ortaya koyduğunu ancak daha büyük bir baskı mekanizmasının üretilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Biz nasıl ki Ukrayna'nın topraklarının işgal edilmesine karşıysak, Filistin devletinin de topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesine karşıyız" ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, diplomatik baskı mekanizmalarının tamamıyla kullanılması için uluslararası topluma çağrı yapıldığını söyledi.


Erdoğan: Dilinden nefret akan beşinci kol aparatlarının tuzaklarına düşmeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaleminden nefret akan beşinci kol aparatlarının tuzaklarına düşmeyeceklerini söyledi. Erdoğan, "Siyaset kurumunun itibarına gölge düşüren kirli dilin ülkeyi sürüklemeye çalıştığı tehlikeli yeri çok iyi görmekteyiz" dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri" programına katıldı.

Konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, millet adına Milli Mücadele'yi sevk ve idare eden Meclisin kıymetli üyelerini, 1071 Malazgirt Zaferi'nden beri vatan topraklarını kanlarıyla şereflendiren aziz şehitleri rahmetle yad eden Erdoğan, "Rabb'im hepsinin ruhunu şad, mekanlarını cennet eylesin. Gazilerimizden ebediyete intikal edenlere Mevla'dan rahmet, hayatta olanlara sıhhat ve afiyet niyaz ediyorum." ifadelerini kullandı.

İstiklal ve istikbal uğrunda canlarını ortaya koyan kahramanların fedakarlıklarını hiçbir zaman unutmadıklarını ve unutmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ölümü öldüren cesaret abidelerinden devraldığımız emaneti şanla, şerefle taşımaya devam edeceğiz. Siz dostlarımla birlikte tüm milletimizin, dünyanın farklı ülkelerinde hayat mücadelesi veren vatandaşlarımızın ve Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun."

"Büyük Zafer'in 102. yılına ulaşmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağustosun tarihte Türk'ün zaferler ayı olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Bu ay içerisinde hepsi tarihimizde birer kilometre taşı niteliğindeki Mercidabık Zaferi'ni, Otlukbeli Zaferi'ni, Çaldıran Zaferi'ni, Belgrad Zaferi'ni, Mohaç Zaferi'ni, Kıbrıs'ın fethini idrak ettik. Dört gün önce, milletimize Anadolu'nun kapısını açan Malazgirt Zaferi'nin 953. seneidevriyesini büyük bir gururla kutladık. Sultan Muhammed Alparslan ve ordusunun mümtaz mensuplarına olan vefa borcumuzu vatandaşlarımızla birlikte orada ifa ettik. Aynı gün, Büyük Taarruz'un 102. yıl dönümünü yine heyecanla andık, hatırladık.

Bugün de zaferler zincirinin bir diğer zümrüt halkası olan Büyük Zafer'in 102. yılına ulaşmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Burada öncelikle şu hususu vurgulamak istiyorum: İstiklal Harbimiz hiç şüphesiz başlı başına dünyada eşi benzeri olmayan büyük bir başarıdır. Milletimiz, tüm imkansızlıklara rağmen varını yoğunu seferber ederek vatanına, istiklal ve istikbaline sahip çıkmıştır. Türk milleti, tarih yapan ve tarih yazan vasfını böylece bir kez daha göstermiştir. Kurtuluş Savaşımızın dönüm noktası ise Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi'dir."

"Dünya savaş tarihine geçecek bir başarıya imza atıldı"

Büyük Zafer'in, yok edilmek ve vatanından kovulmak istenen bir milletin küllerinden yeniden doğuşunun adı olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Viyana Kuşatması'ndan beri savunmada kalan ve taarruz gücü zayıflayan ordumuz, Dumlupınar'da elde ettiği zaferle makus talihini değiştirmiştir. Bazı istisnalar haricinde 250 yıldır süren ricat böylece son buldu. Türlü meşakkatler içinde elde edilen bu başarıyla hem milletimizin bağımsızlık iradesi hem de Türk askerinin kahramanlığı perçinlenmiştir.

Zaferin büyüklüğünü anlamamıza yardımcı olacak şu hususa dikkatinizi bilhassa çekmek isterim. Bir İngiliz askeri yetkili, Yunan kuvvetlerinin savunma hattını 'Türkler, 4-5 ayda bu hattı aşabilirlerse 3 günde aştıklarını iddia edebilirler.' ifadesiyle tarif ediyor ancak 5-6 ayda aşılmaz denilen bu hattı ordumuz stratejik ve taktik bir baskınla sadece 5 günde darmadağın etmiştir.

Merhum Fahrettin Altay Paşa, Büyük Taarruz'dan Büyük Zafer'e giden yolu hatıratında şu şekilde anlatıyor: 'Başkomutan Meydan Muharebesi, 5 gün geceli gündüzlü süren büyük bir savaştır. 26 Ağustos 1922 sabah alaca karanlıkla beraber Atatürk'ün Kocatepe'den verdiği emirle açılan topçu ateşiyle başladı. 30 Ağustos 1922 akşamı yine Atatürk'ün Zafertepe'de Mehmetçik ile omuz omuza çarpışırken verdiği süngü hücumu ile son buldu.' Evet, milletin bağrından çıkan ordumuz, Gazi Mustafa Kemal'in gizlilik içinde yürüttüğü titiz bir hazırlık sürecinin sonunda dünya savaş tarihine geçecek bir başarıya imza atmıştır."

"Zaferin arka planında ciddi bir hazırlık ve strateji var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Gazi Mustafa Kemal, Büyük Zafer'in milletimiz açısından taşıdığı anlamı bakınız nasıl tarif ediyor: 'Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir.'

Büyük Zafer'in kazanılmasının arka planında ciddi bir hazırlık, strateji ve kapsamlı bir çalışma vardır. Taarruz kararı önceden alındığı halde aylar boyunca savaş vasıtalarının tamamlanmasına öncelik verildi. 'Yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür' anlayışıyla tüm imkanlar seferber edildi. Silah, mühimmat, eğitim, ilave kuvvet gibi hazırlıkların yanı sıra asıl cephe olarak görülen iç cephenin tahkimi sağlandı. İç cephe güçlendirildikçe başarı da mukadder hale geldi. Bugün yaşadığımız hadiselere baktığımızda bir millet için iç cephenin ne kadar mühim olduğunu çok daha net görebiliyoruz. Milletimizi esir alma, bizi hedeflerimizden koparma, kendi iç sorunlarımızda oyalama planlarının en kritik safhasını daima iç kalemizi çökertmeye yönelik hamleler oluşturmuştur."

Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihi boyunca tamamı aynı amaca hizmet eden pek çok kirli senaryoya maruz kaldığını belirten Erdoğan, bir dönem ilerici-gerici, laik-anti laik denilerek milletin ayrıştırıldığını, Alevi-Sünni, Kürt-Türk denilerek insanlar arasına nifak sokulmak istendiğini hatırlattı.

Sokak olaylarıyla Türkiye'nin kendi iç meselelerine hapsedilmeye çalışıldığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bölücü terör örgütünü tam 40 yıldır başımıza musallat ederek, güvenlik ve huzurumuza kastettiler. FETÖ'cü hainler eliyle milli iradeyi gasp etmeye çalıştılar. Darbeler yoluyla devletle millet arasında kalın duvarlar ördüler. Bir taraftan Türkiye'yi ekonomide, kalkınmada, demokraside, savunmada, dış politikada hak ettiği yerlere getirme mücadelesi verirken, diğer taraftan da iç cephemizi sarsmayı hedefleyen pek çok kumpasla uğraştık.

Bugünlere dikensiz bir gül bahçesinde yürüyerek değil, içeride ve dışarıda vuruşarak geldik. Şüphesiz karşılaştığımız her engel bizi oyaladı, vakit ve enerji kaybettirdi ama Türk milleti olarak hedeflerimize ulaşma irademizi kıramadı, bizi yolumuzdan geri döndüremedi. Bugün de millet olarak hedeflerimize odaklanmış durumdayız. Büyük Zafer'den aldığımız ilham ve cesaretle ülkemizi daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceğe taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Savunma sanayinde son 22 yılda elde ettiğimiz başarılar dostlarımıza güven aşılarken kem gözlere ise korku salıyor."

TCG Anadolu'nun dünyanın ilk SİHA gemisi olduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi onun daha büyüğünü yani uçak gemimizin şu anda hazırlıkları yapılıyor. Ve bir an önce inşallah onu da ordumuzun saflarına katacağız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, harp literatürüne geçen insansız hava araçları, KAAN, HÜRJET, HÜRKUŞ, ATAK, GÖKBEY, "mavi vatanın" muhafızı fırkateynler ve denizaltılar, Fırtına Obüsleri, Altay tankı, füzeler, hava savunmaları ve nice savunma kabiliyetleriyle tam bağımsız Türkiye idealine emin adımlarla ilerlediklerini vurguladı.

"Yapmamız gereken iç cephemizi sağlam tutmak"

Şimdiye kadar nice zorluğun, oyunun nasıl üstesinden gelindiyse, çok daha fazlasının başarılacağına yürekten inandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun için tek yapmamız gereken iç cephemizi sağlam tutmaktır. Milletlerin hayatında ekonomik sıkıntılar olur. Siyasette tansiyon, zaman zaman yükselebilir. Toplum kesimleri arasında anlaşmazlık yaşanabilir. Rekabet, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatın olmazsa olmazıdır. 85 milyonun her konuda aynı fikirde olmasını beklemek gerçekçi değildir, doğru da değildir.

Ne gelip geçici ekonomik zorlukların ne günlük siyasetteki tartışmaların ne de bölgemizde çıkan gerilimlerin hiçbiri bize kalıcı zarar veremez. Millet ve devlet olarak bunların hepsine bir şekilde çözüm buluruz ama iç kalemizde bir gedik açılırsa, orada bir kan kaybı yaşanırsa, Allah korusun bunu toparlamak son derece maliyetli ve meşakkatli olacaktır. Böyle bir durumda hepimiz kaybederiz. Hepimiz bedel öderiz. 85 milyon olarak hepimiz sıkıntı çekeriz. Milletini seven, memleketini seven, kendini bu topraklara ait hisseden hiç kimsenin 'kaybet-kaybet' denklemine fırsat vermeyeceğine inanıyorum."

Tüm bu gerçeklere rağmen son günlerde toplumun sinir uçlarıyla oynayan çeşitli kışkırtmalara şahitlik edildiğine dikkati çeken Erdoğan, "Siyaset kurumunun itibarına gölge düşüren kirli dilin ülkeyi sürüklemeye çalıştığı tehlikeli yeri çok iyi görmekteyiz. Allah'ın izniyle bu oyuna gelmeyeceğiz. Dilinden, kaleminden ve klavyesinden nefret akan, zehir akan ve beşinci kol aparatlarının tuzağına düşmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun sürekli huzurunda olan siyasetçiler başta olmak üzere, milletin her bir ferdinden bu konuda dikkatli, uyanık olmasını, iç cepheyi sarsmaya yönelik provokasyonlar karşısında teyakkuz halinde bulunmasını istedi.

"Aynı geminin yolcularıyız"

"Ne yapıyorsak, hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde yapacağız. Hangi mücadeleyi veriyorsak hukuk, demokrasi ve meşruiyet temelinde vereceğiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şunu lütfen aklımızdan çıkarmayalım, 85 milyon olarak hepimiz aynı gemideyiz, aynı geminin yolcularıyız. Siyasi görüşlerimiz, kökenlerimiz, inançlarımız farklı olsa da hepimiz aynı gök kubbenin altında, aynı vatan toprağının üzerinde yaşıyoruz. Farklılıklarımızın hiçbiri kardeşliğimizden daha güçlü değildir. Ayrılıklarımızın hiçbiri kader ortaklığımızdan daha önde değildir. Bu şuurla, bu anlayışla hareket ettiğimiz sürece üstesinden gelinmeyecek hiçbir engel tanımıyoruz. Yeter ki biz bir olalım, iri olalım, diri olalım, beraber olalım, kardeşliğimize leke sürdürmeyelim. Yeter ki biz, sahte ve gereksiz tartışmalarla birbirimizi örselemek yerine, şu anda burada bulunduğumuz gibi hep beraber ülkemizi büyütmeye, güçlendirmeye odaklanalım. Rabbim, 85 milyonun birlik ve beraberliğini artırsın."

30 Ağustos Zaferi'nin armağan edildiği kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahraman evlatlarını gönülden selamlayan Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırlar içinde ve dışında, milletin ve devletin bekası için görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarını, askeriyle, polisiyle, jandarmasıyla, sahil güvenliğiyle, istihbaratçısıyla, korucusuyla, tüm güvenlik kuvvetlerini kutladı.

Notlar

Programda, saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı'nın okunması ve Kur-an tilavetinin ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua etti.

30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 102. yılı dolayısıyla hazırlanan filmin gösterimi yapıldı.

Programda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyi, Azerbaycan, Bosna Hersek, Somali ve Kosova ile yurt içinde görev yapan askeri birliklerin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama video mesajları da yayınlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetlilere hitabının ardından şarkıcı Ferhat Göçer, MSB Armoni Mızıkası eşliğinde şarkılar seslendirdi.

Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri ve davetliler katıldı.


Milletvekilleriyle meydanda eylem yaptılar

 CHP Gaziantep Milletvekilleri Hasan Öztürkmen ve Melih Meriç ile CHP Gaziantep İl Başkanı Reis Reisoğlu partililerle birlikte Demokrasi Meydanı’nda İsmail Haniye pankartının asılmasına ve Atatürk pankartı olmamasına tepki gösterdi. 


Olayı sert bir dille kınayan CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, “30 Ağustos Zafer Bayramı gününde Gaziantep'teki 'Atatürksüz tören'i kabul etmiyoruz, etmedik! Meydanı'na CHP olarak Atatürk posterimizi ve Türk bayrağımızı astıktan sonra kutlamamızı yaptık! Yaşasın Atatürk, yaşasın tam bağımsız Türkiye!” dedi. 

Milletvekili Melih Meriç ise, “Gaziantep, bu ülkenin Gazi şehridir; Kurtuluş Mücadelesinin simgesi, direnişin öncüsü olmuştur. Ancak, ismi "Demokrasi Meydanı" olan bir meydanda, milli değerlerimize ve tarihimize saygısızlık yapılarak bize mesaj verilmek istenmiştir! Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tür oyunlara asla izin vermeyeceğiz. 

Mustafa Kemal Atatürk, bu toprakların kalbinde sonsuza dek yaşayacak ve onun izinden giden bizler, bu ülkenin bağımsızlık ruhunu asla unutturmayacağız. Cumhuriyet’in değerlerini savunmaya ve bu tür saygısızlıklara karşı durmaya kararlıyız” diye konuştu.  

CHP İl Başkanı Reis Reisoğlu da olayı kınayarak, “Eğer Türkiye Cumhuriyeti kurulduysa Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları sayesinde kurulmuştur. Buraya Mustafa Kemal’in bir tane pankartını asmayıp yerine İsmail Haniye resmini asanları kınıyor ve protesto ediyorum” dedi.





Narin'in ağabeyinin kolunda ısırık izleri tespit edildi!

 Adli Tıp kaynaklarından alınan bilgiye göre, 9 gündür kayıp olan Narin'in ağabeyinin kolunda ısırık izlerinin kime ait olduğuna dair inceleme tamamlandı. Adli Tıp'ın konuyla ilgili açıklama yaptı.



Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ı arama çalışmalarına 9. günde de devam ediliyor. 

Kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta 15.00 sıralarında Narin Güran'dan haber alamayan ailesinin yetkililere bildirmesi üzerine bölgede, İl Jandarma Komutanlığı, AFAD, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerden itfaiye ekiplerince başlatılan arama çalışmaları sürüyor.

ADLİ TIP RAPORU AÇIKLANDI

Adli Tıp Kurumunda yapılan incelemenin ardından hazırlanan rapor, soruşturmanın yürütüldüğü Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.

Raporda, ısırık izinin Narin'e ait olmadığı belirlendi.

Bu arada, E.G'nin İstanbul Adli Tıp Kurumundaki işlemlerin ardından yeniden Diyarbakır'a getirildiği öğrenildi.

NARİN'İN AĞABEYİNİN KOLUNDAKİ İZLER NASIL OLDU?

Bu gelişme sonrası E.G'nin kolundaki diş izlerinin nasıl oluştuğu merak konusu oldu. Aile büyüklerinden gelen açıklama ile diş izlerinin nasıl oluştuğu ortaya çıktı. 

AMCA MERAK EDİLEN DETAYI AÇIKLADI 

Narin'in babası Arif Güran'ın amcası Ali Rıza Güran, gözaltındaki E.G.'nin kendi kendisini ısırdığını söyledi. Ali Rız Güran, "Çocuğumuz çok duyarlı ve temiz bir çocuk. Büyüklere karşı gayet saygılı bir çocuk. O çocukla ilgili herhangi bir şüpheniz olmasın. Yukarıdan amcasına doğru koşuyor. Amcasına 'Benim bacım kayboldu' diyor. Onun elinde telefonu vardı. Yengesi ile amcasının yanında telefonunu yere çakıyor. Amcasına hiçbir şey söyleyemediği için artık kendini ısırıyor, kendine zarar veriyor. Onun zararı kendine. Herhangi bir şey yapacak biri değil. Çocuğu tekrar Diyarbakır'a getirmişler ama yine gözaltına alınmış" dedi.

"CUMA GÜNÜNE KADAR GÖZALTI SÜRESİ UZATILDI"

Narin'in amcası Erhan Güran ise "Yeğenim E.G., telefonu yere çarptığı zaman benim yanımdaydı. E.G.'nin kriminal sonucu gelmediği için cuma gününe kadar gözaltı süresi uzatılmıştır. Sonuçlandığı zaman gerekli bilgiler verilecektir. İz, ısırık izidir. Isırık izi İstanbul'a gönderildi. Çocuk şu anda Diyarbakır'da ve gözaltında tutuluyor" ifadelerini kullandı.

HER DETAY ARAŞTIRILIYOR

Her detayın en ince ayrıntısına kadar incelendiği soruşturmada, Tavşantepe Mahallesi sakinlerinin peyderpey ifadesine başvuruluyor. Gönüllülerin de desteğiyle şu ana kadar 1710 personelin yer aldığı aramalar kapsamında mahalle içerisinde ve çevresinde çalışma yürütüldü.

Jandarma ve AFAD'a bağlı arama kurtarma ve diğer ekipler, mahallenin çevresi, kayalıklar, dere ve sazlık, tarlalar ile mahallenin içindeki atıl alanlar, boş evler, ahırlar, samanlıklar ve evlerin bahçesinde arama yaptı.

SU KUYUSUNDA ARAMA

Jandarma Sualtı Arama Kurtarma'ya (JAK) bağlı dalgıç ekipler de mahalledeki yaklaşık 4 metre derinliğindeki su kuyusunda arama yaptı.

TERLİK BULUNDU

Ekiplerce, mahalleye yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bulunan ve dün akşam saatlerinde iş makinesinin desteğiyle Eğertutmaz Deresi'nde başlatılan çalışma bugün de sürdü. Aramalar sırasında deredeki akıntıyla giden bir terliği fark eden çevredekiler, jandarmaya haber verdi. Terliği sudan çıkaran ekipler, durumu aileye bildirdi. Güran ailesinin beyanı üzerine terliğin Narin'e ait olmadığı belirlendi. Öte yandan, JAK'a bağlı dalgıç ekipler de derede arama çalışması yürüttü. Bu arada, Türk Kızılay Diyarbakır Şubesince arama çalışmalarında yer alan ekiplere yemek ve çay ikramında bulunuldu.

AĞABEY GÖZALTINDA

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın kaybolmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, gözaltına alınan ağabeyi İstanbul'a gönderildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, 8 yaşındaki Narin Güran'ın merkez Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde kaybolmasına ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelinin kayıp kızın ağabeyi E.G. (18) olduğu, kolundaki ısırık izinin Narin Güran'a ait olup olmadığının tespiti için şüphelinin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildiği öğrenildi.

"ÇEMBER ÇOK DARALDI"

Tümgeneral Selçuk Yıldırım, "Değerli arkadaşlarım, Narin'imiz için devletimiz bütün imkanlarını şu anda kullandı, kullanmaya devam edecek. Kısa bir zamanda, Narin'imize ulaşacağız. Olay yeri incelemesinden tutun, kriminal ekiplerimiz en ince, hassas konulara değinmiştir, en ufak delillere kadar gerekli incelemeyi yapmıştır. Diyarbakır'ın 17 ilçesinden toplam 1000'den fazla komando, halihazırda ikinci, üçüncü defa bölgede arama faaliyetlerine devam etmektedir. Diyarbakır Adli Tıp, İstanbul Adli Tıp, Van Kriminal Daire olmak üzer birçok delillerin incelendiği yerlere mevcut deliller gönderilmiştir. Milletimiz şundan emin olsun ki devletimiz inşallah Narin'i çok kısa bir zamanda bulacaktır." dedi.

Tümgeneral Selçuk Yıldırım, "Tabii ki bu süreç içerisinde birçok ihbarlar gelmektedir. Asıllı, asılsız olsa da her türlü ihbarın üzerine gitmekteyiz. Şu anda çember çok daraldı. Yer altı görüntüleme cihazlarına kadar Jandarma Genel Komutanlığı tarafından imkanları kullanılıyor. Merak etmeyin, isteğimiz bu kızımıza niyetimiz sağ salim ulaşmaktır. Çok kısa bir süre kaldığını değerlendiriyorum. Çok kısa bir sürede inşallah Narin'imizin müjdesini burada vermek isterim. Elimizde deliller, ifadeler var. Saat saat değil, dakika dakika Narin'in köydeki hareket ve faaliyetlerini kayıt altına aldık. Bu deliller üzerine gidiyoruz, sonuca çok yaklaştık. İnşallah yakın zamanda sonucunu alacağız" diye konuştu.

İstanbul'a 8.5 milyon turist geldi

İstanbul yılın ilk 6 ayında 8,5 milyonu aşkın yabancı turist ağırladı. Geçen yılın aynı dönemine göre konuk edilen yabancı turist sayısı yüzde 8 arttı.


İstanbul, 2024 yılının ilk altı ayında, yabancı turist sayısında kayda değer bir artış yaşadı. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %8’lik bir artışla 8 milyon 562 bin 167 yabancı turist şehri ziyaret etti. 2023 yılının ilk yarısında bu rakam 7 milyon 903 bin 538 idi, bu da 658 bin 629 kişilik bir artışa işaret ediyor.

2023 yılının Haziran ayında 1 milyon 627 bin 57 yabancı turist ağırlayan İstanbul, 2024’ün aynı ayında bu sayıyı 1 milyon 638 bin 399’a yükseltti. Bu, geçen yıla göre %1’lik bir artışı temsil ediyor.


Ulaşım Tercihleri: İstanbul Havalimanı İlk Sırada

Haziran ayında İstanbul’a gelen turistlerin büyük çoğunluğu hava yolunu tercih etti. Toplamda 1 milyon 582 bin 662 kişi hava yoluyla, 55 bin 737 kişi ise deniz yoluyla kente ulaştı. Özellikle İstanbul Havalimanı, 1 milyon 161 bin 581 ziyaretçiyle en çok tercih edilen giriş noktası oldu. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan 419 bin 617 kişi İstanbul’a giriş yaparken, Atatürk Havalimanı’ndan ise 1,464 ziyaretçi geldi.


Deniz yoluyla ise, en fazla ziyaretçi 48 bin 380 kişi ile Karaköy Limanı’ndan geldi. Tuzla Limanı’ndan 1,728, Sarayburnu Limanı’ndan 3 bin 588, Zeytinburnu Limanı’ndan 1,362, Ambarlı Limanı’ndan 301, Haydarpaşa Limanı’ndan 214, Pendik Limanı’ndan 138, Marmara Limanı’ndan ise 26 kişi şehre giriş yaptı.


En Çok Ziyaretçi Rusya’dan

İstanbul’u ziyaret eden yabancı turistler arasında Ruslar, 171 bin 633 kişi ile ilk sırada yer aldı. Rusya’yı 112 bin 966 kişi ile ABD, 102 bin 559 kişi ile Almanya, 96 bin 418 kişi ile İran ve 85 bin 448 kişi ile Suudi Arabistan takip etti. İngiltere’den 65 bin 440, Fransa’dan 48 bin 331, Özbekistan’dan 46 bin 77, Irak’tan 42 bin 649, İtalya’dan ise 36 bin 766 kişi İstanbul’u ziyaret etti.


Haziran ayında İstanbul’u ziyaret eden turistlerin %10,48’ini Ruslar, %6,89’unu Amerikalılar, %6,26’sını Almanlar ve %5,88’ini İranlılar oluşturdu.


Çeşitli Ülkelerden Ziyaretçi Akını

Haziran ayında İstanbul, 195 farklı ülkeden ziyaretçi ağırladı. Tonga, Samoa ve Tuvalu’dan birer kişi, Sao Tome ve Principe, Papua Yeni Gine ve Vatikan’dan ikişer kişi kente geldi.

Ticaret Bakanlığı'ndan fiyat listesi denetimi

 Ticaret Bakanlığı, 2024 yılının ilk 8 ayında fiyat etiketi denetimleri kapsamında, toplamda 221 bin 634 işletmeye 210,5 milyon TL idari para cezası uyguladı.


Fiyat Etiketi Yönetmeliği'nde değişiklik yapan Ticaret Bakanlığı, tarife ve fiyat listelerine ilişkin belgelerin lokanta, restoran, kafe, pastane ve benzeri yiyecek ve içecek hizmeti sunulan iş yerlerinde giriş kapısının önüne ve hizmet sunulan masaların üstüne, tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde konulması şartını getirmişti.

Söz konusu uygulama, 1 Ocak'tan itibaren yürürlüğe girerken, gıda işletmelerinin bu düzenlemeye uyumu da Bakanlık tarafından yakın takibe alındı.

Bakanlık ekipleri, 2024 yılının ilk 8 ayında 221 bin 634 işletmeye 210,5 milyon TL idari para cezası uyguladığını açıkladı.

Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle:

Ticaret Bakanlığı olarak tüketicilerimizin mağduriyet yaşamaması amacıyla 19/12/2023 tarihli ve 32404 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan Fiyat Etiketi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile lokanta, restoran, kafe, pastane ve benzeri yiyecek ve içecek hizmeti sunulan işletmelerde, tarife ve fiyat listelerinin işyerinin giriş kapısının önüne ve hizmet sunulan masaların üstüne tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde asılması, takılması veya konulması zorunlu hale getirilmiştir.

Yapılan değişikler doğrultusunda 81 ilimizde Ticaret Bakanlığı'na bağlı Ticaret İl Müdürlüklerimiz aracılığıyla denetimlerimize yoğun bir şekilde devam edilmektedir. 

Yapılan denetimlerimizde, tarife ve fiyat listelerine ilişkin belgelerin lokanta, restoran, kafe, pastane ve benzeri yiyecek ve içecek hizmeti sunulan iş yerlerinin giriş kapılarının önüne ve hizmet sunulan masaların üstüne, tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde konulup konulmadığı, yiyecek ve içeceklerin menü fiyatları ile kasa fiyatları arasında fark bulunup bulunmadığı dikkat edilmektedir.

İstanbul'daki işletmelere 13,9 milyon TL idari para cezası uygulandı

Bunların yanında özellikle tüketiciler tarafından şikayet konusu olan servis ücreti veya başka bir isim adı altında ücret alınıp alınmadığı, alınıyor ise bu ücretlere menülerde yer verilip verilmediği hususu da denetim ekiplerimiz tarafından azami dikkatle kontrol edilmektedir.

Bu kapsamda yiyecek içecek hizmeti veren işletmelerin tarife ve fiyat listeleri denetimlerinde Türkiye genelinde, 2024 yılının ilk 8 ayında 70 bin 814 iş yerinde yapılan denetimlerde, 33 bin 731 aykırılık tespit edilmiş, toplam 73,6 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır.

Tarife ve fiyat listesi denetimleri kapsamında yaz dönemini içeren haziran, temmuz, ağustos ayları döneminde yiyecek içecek hizmeti veren 26 bin 227 işletmeye yapılan denetimlerde 11 bin 674 aykırılık tespit edilmiş olup, 25,7 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır.

Denetimlerde aynı dönem süresinde en yoğun olarak İstanbul ilimizde 5 bin 819 iş yeri denetlenmiş aykırı bulunan fiillere 13,9 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır.


Yalova'da DHA muhabirine saldırı... Yaşadığı dehşeti anlattı

 Yalova'nın Armutlu ilçesinde dün kanoyla denize açılan Hüseyin P. (32) ve Yücel Ç.'yi (28) arama çalışmaları devam ederken, haber yapmak için olay yerine giden Demirören Haber Ajansı (DHA) Yalova Muhabiri Zehra Baykal, kayıp yakınları olduğunu öne süren bir grubun saldırısına uğradı.

Darbedilerek yaralanan ve kulağına 7 dikiş atılan Baykal, hastaneye kaldırıldı. Baykal, "15 kişilik bir grup elimde mikrofonu görünce bana saldırmaya başladı. Amacım kamuoyunu bilgilendirmekti" dedi.


Tersanede çalışan 4 arkadaş, denize girmek için dün öğleden sonra Armutlu ilçesi Dereağzı mevkisine geldi. Burada, arkadaşlarıyla bir süre yüzen Yücel Ç. ile Hüseyin P., kano kiralayarak denize açıldı. 

Bozburun mevkisine ilerledikleri öğrenilen Yücel Ç. ile Hüseyin P., bindikleri kano ile Tavşantepe bölgesinde kayboldu. 


Ekipler, 4 bot ve 1 helikopterle Yücel C. ile Hüseyin P.'yi arama çalışmalarına başlarken, haber yapmak için olay yerine giden DHA Yalova Muhabiri Zehra Baykal, kaybolan kişilerin yakını olduğunu iddia eden gruptakiler tarafından darbedildi. Baykal, yaklaşık 15 kişlik grubun saldırısına uğradığını belirti.


​'KULAĞIM YARILDI'


Kendisine saldıranlardan şikayetçi olan Baykal yaşadıklarını şöyle anlattı:


İki kişinin Armutlu sahilinde kanoyla açıldığını ve kaybolduğunu duyduk. Bugün haber yapmak için olay yerine gittik. Araçtan indiğim sırada kaybolan kişinin yakınları olduğunu öne süren yaklaşık 15 kişilik bir grup elimde mikrofonu görünce bana saldırmaya başladı. Durumu anlamaya çalışırken bir kişi boğazımı sıktı, bir kişi saçımı çekti ve kulağımı küpemle çekti ve kulağım yarıldı. Ben kendimi Deniz Limanı Şube Müdürlüğüne attım. Hastaneye sevk edildim. Kulağıma 7 dikiş atıldı. Vücudumda morluklar ve çizikler var. Kendilerinden şikayetçi oldum. Belki o kişiler yakınlarını arıyordu ama amacım kamuoyunu bilgilendirmekti. Görevimi yapmak için oraya gittim."


BAE, Savaş Mağduru Ukrayna'ya İnsani Yardım Uzatıyor

 "BAE'nin katılımının önemli bir özelliği, Rusya ve Ukrayna arasındaki yedi esir değişiminde başarılı aracılık yaparak 1.788 tutsağın serbest bırakılmasını sağlamasıdır."




Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), çatışmadan etkilenen ülkeleri destekleme konusunda güçlü bir bağlılık sergilemiştir ve Ukrayna, BAE'nin insani çabalarının önemli bir yararlanıcısı olmuştur.


Ukrayna'daki devam eden kriz sırasında, BAE, çatışmadan etkilenenlerin acılarını hafifletmek için çeşitli etkili önlemler almıştır.


BAE'nin katılımının önemli bir özelliği, Rusya ve Ukrayna arasındaki yedi esir değişiminde başarılı aracılık yaparak 1.788 tutsağın serbest bırakılmasını sağlamasıdır. 


Ağustos 2024'teki en son değişim, 230 kişinin serbest bırakılmasıyla sonuçlanmıştır. Ayrıca, BAE, Ukrayna'daki insani çabaları desteklemek için 105 milyon USD tutarında önemli bir mali katkıda bulunmuştur.


BAE hükümetinin resmi açıklamasına göre, sahada sağlanan yardımlar kapsamında BAE, Ukrayna'ya doğrudan yardım malzemeleri taşıyan 14 yardım uçağı göndermiş, yanı sıra iki gemiyle Romanya'ya yardım ulaştırmıştır.


Ülke, çatışma bölgelerindeki acil ihtiyaçları karşılamak için 1.015 tondan fazla gıda ve temel yardım malzemesi sağlamış, ayrıca Ukraynalı çocukların eğitimine devam edebilmesi için 7.500 dizüstü bilgisayar ve 10.000 okul çantası dağıtmıştır.


Ukrayna'daki zorlu kış koşullarını dikkate alan BAE, elektrik kesintileriyle mücadele etmek için 4.520 elektrik jeneratörü ve Ukrayna'nın sağlık sistemini güçlendirmek amacıyla 50 tam donanımlı ambulans teslim etmiştir. Ukrayna'nın ötesinde desteğini genişleten BAE, Moldova, Polonya ve Bulgaristan'daki Ukraynalı mültecilere de insani yardım göndermiştir.


Bu çabalar, BAE'nin insani nedenlere olan bağlılığını vurgulamakla kalmayıp, aynı zamanda BAE-Ukrayna ilişkilerinin büyümesini ve kriz zamanlarında empati ve desteğe dayalı bir ortaklığı pekiştirmektedir.



İstanbul'da nem rekoru kırıldı

İstanbul'da gece boyunca etkili olan sıcak hava ve yüksek nem oranı ilçelere göre değişirken, Çatalca, Ataşehir ve Ümraniye'de nem oranı yüzde 100'ü bularak rekor kırdı.

İstanbul'da gece boyunca etkili olan sıcak hava ve yüksek nem oranı ilçelere göre değişirken, Çatalca, Ataşehir ve Ümraniye'de nem oranı yüzde 100'ü bularak rekor kırdı.

Beşiktaş, Beyoğlu, Büyükçekmece, Esenyurt, Kağıthane, Pendik, Sarıyer ve Şişli’de nem oranı yüzde 95’i aştı.

Genel hava sıcaklığının 25 derece ve hissedilen sıcaklığın 27,5 derece ölçüldüğü kentte nem oranı yüzde 82 olarak kaydedildi. 

DİĞER İLÇELER

Adalar'da hissedilen sıcaklık saat 07.00 itibarıyla 24, nem oranı yüzde 88 iken, Arnavutköy'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 23,7, nem oranı yüzde 84 oldu.

Ataşehir'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,2, nem oranı yüzde 100 ile rekor seviyeye ulaştı.

Avcılar'da hava sıcaklığı 25, hissedilen sıcaklık 27,2, nem oranı yüzde 82 olarak ölçüldü. Bağcılar'da hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,2, nem oranı yüzde 88'yi buldu.

Bahçelievler ve Bakırköy’de hava sıcaklığı 25, hissedilen sıcaklık 27,2, nem oranı yüzde 88,, Başakşehir'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 23,8 iken, nem oranı yüzde 82 olarak ölçüldü.

Bayrampaşa'da hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,3, nem oranı yüzde 87 olurken, Beşiktaş'ta hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,3 derece ve nem oranı yüzde 98'e ulaştı.

Beykoz'da ise hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,6 iken, nem oranı yüzde 83 olarak ölçüldü. Beylikdüzü'nde hava sıcaklığı 25,2 ve hissedilen sıcaklık 28,1, nem oranı yüzde 90 olarak ölçüldü.

Beyoğlu'nda hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,3 iken, nem oranı yüzde 98'e ulaştı.

Büyükçekmece'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 21,8, nem oranı yüzde 97 olarak ölçüldü. Çatalca'da ise hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,3 iken, nem oranı yüzde 100'e ulaştı.

Çekmeköy'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 20,1, nem oranı yüzde 86 olarak kaydedilirken, Esenler'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,3, nem oranı yüzde 87 olarak ölçüldü.

Esenyurt'ta hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 21,8 olurken, nem oranı yüzde 97 oldu.

Eyüpsultan'da hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 21,4 iken, nem oranı yüzde 86 olarak ölçüldü.

Fatih'te hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,3, nem oranı ise yüzde 80'i buldu.

Gaziosmanpaşa ve Güngören'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,3, nem oranı da yüzde 87'ye ulaştı.

Kadıköy'de hava sıcaklığı 25,7, hissedilen sıcaklık 28,7, nem oranı da yüzde 87 olarak kaydedilirken, Kağıthane'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,4, nem oranı da yüzde 99'u buldu.

Kartal'da hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 23,8, nem oranı da yüzde 87 ölçüldü.

Küçükçekmece'de hava sıcaklığı 25, hissedilen sıcaklık 27,2, nem oranı yüzde 82 olarak ölçülürken, Maltepe'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 23,8, nem oranı da yüzde 87 oldu.

Pendik'te hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 21,5 iken, nem oranı yüzde 97 olarak ölçüldü.

Sancaktepe'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,8, nem oranı yüzde 92'ye ulaştı.

Sarıyer'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,2, nem oranı ise yüzde 96 olarak kaydedildi.

Silivri'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 23,1 iken, nem oranı yüzde 84'e ulaştı.

Sultanbeyli'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,8, nem oranı ise yüzde 92 olarak ölçüldü.

Sultangazi'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 21,4, nem oranı yüzde 86 oldu.

Şile'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 21,0, nem oranı da yüzde 83'ü bulurken, Şişli'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,4, nem oranı da yüzde 99'a ulaştı.

Tuzla'da hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,8 iken, nem oranı da yüzde 89'u buldu.

Ümraniye'de hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 22,4 olmasına karşılık, nem oranı yüzde 100 ile rekor kırdı.

Üsküdar'da hava sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık 24,1, nem oranı yüzde 82'ye ulaşırken, Zeytinburnu'nda hava sıcaklığı 25, hissedilen sıcaklık 27,2, nem oranı da yüzde 82 olarak ölçüldü.

Megakentte genel hava sıcaklığı 25, hissedilen sıcaklık 27,2 derece ve nem oranı yüzde 82'yi buldu.


Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, eylül ayında Türkiye'ye geliyor

 Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi, eylül ayında Türkiye'ye resmi ziyarette bulunacak. Sisi'nin ziyaretinin 4 Eylül'de gerçekleşeceği yönündeki haberler doğrulanamasa da ziyaretin eylül ayında olması için hazırlıkların sürdüğü öğrenildi. Ziyaret kapsamında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi de toplanacak. 



Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin eylül ayında Türkiye'ye gelecek. İlk kez Türkiye'yi ziyaret edecek olan Sisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından resmi törenle karşılanacak. Erdoğan ve Sisi, iki ülkenin Dışişleri Bakanları'nın bir süredir hazırlıklarını yaptığı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısına başkanlık edecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 12 yılın ardından ilk kez 14 Şubat 2024 tarihinde Kahire'ye yaptığı ziyaretin iadeiziyaretinde, başta Gazze'deki durum olmak üzere ikili ilişkiler ve bölgesel gelişmelerin ele alınması bekleniyor. 

Sisi'nin ziyaretinin 4 Eylül'de gerçekleşeceğine ilişkin bilgiler kesinlik kazanmadı. Ancak ziyaretin eylül ayında olacağı konusunda hazırlıkların sürdüğü öğrenildi. 4-5 Ağustos 2024 tarihinde Mısır'a resmi ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Sisi tarafından kabul edilmişti. Fidan'ın mevkidaşı Bedir Abdulati ile görüşmesinde Sisi'nin ziyareti esnasında yapılacak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıkları ele alınmıştı. Erdoğan'ın yılın başında yaptığı ziyarette iki lider, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantılarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Ortak Bildiriyi imzalamıştı. 

Ne olmuştu?

Dönemin Savunma Bakanı Sisi liderliğindeki Mısır ordusu, 3 Temmuz 2013'te yönetime el koymuştu. Müslüman Kardeşler'in 2011'de kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi'nin Başkanı olan ve seçimle iş başına gelen Muhammed Mursi, askeri darbenin ardından görevinden alınıp hapse atılmıştı. Erdoğan, Mursi'ye darbe yapan Sisi'ye tepki göstermişti.

Türkiye'nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı 23 Kasım 2013 tarihinde Mısır tarafından "istenmeyen adam" ilan edilmiş ve 29 Kasım 2013 tarihi itibarıyla Mısır'ı terk etmesi istenmişti. Aynı gün Dışişleri Bakanlığı, Mısır'ın Ankara Büyükelçisi Abderahman Salaheldin'in "istenmeyen adam" ilan edildiğini ve ilişkilerin maslahatgüzar seviyesine indirildiğini açıkladı. 4 Temmuz 2023 tarihine kadar diplomatik ilişkiler maslahatgüzar seviyesinde yürütüldü.

Erdoğan, 13 Mart 2019'da Türkiye Diyanet Vakfı 5. Uluslararası İyilik Ödülleri Tevcih Töreni’nde, Avrupa Birliği ülkelerinin Sisi’nin davetine katılmalarını eleştirerek; "Samimi olsaydınız, gerçek demokrat olsaydınız böyle bir idam mekanizmasını çalıştıran ülkenin davetine icabet etmezdiniz. Beni, Sisi ile çok barıştırmak isteyenler var asla kabul etmiyorum, etmem de. Neden? Halkının yüzde 52 oyunu almış olan bir Mursi’yi ve arkadaşlarını cezaevine mahkum eden bir anti demokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masada oturmam" demişti. 

İki ülkenin Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 4-6 Mayıs 2021'de Kahire'de ve 7-8 Eylül 2021'de Ankara'da olmak üzere istikşafi görüşmeler yaptı. 

Erdoğan, 20 Kasım 2022 tarihinde FIFA 2022 Dünya Kupası’nın açılış töreni için gittiği Katar’ın başkenti Doha'da Sisi ile ilk kez görüşmüştü. 7 Şubat'ta Erdoğan'ı arayarak Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ‘geçmiş olsun’ dileğinde bulunan Sisi, 28 Mayıs seçimlerinin ardından da yeniden seçilen Erdoğan’ı arayarak tebrik etmişti.

10 Eylül 2023 tarihinde, G-20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Yeni Delhi'ye giden Erdoğan, burada Sisi ile görüşmüş, Erdoğan Sisi ile ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi için gittiği Riyad'da da (11 Kasım 2023) bir araya gelmişti.

22 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Büyükelçi atama kararları ile Türkiye'nin Kahire Büyükelçiliği Maslahatgüzarı olan Salih Mutlu Şen Büyükelçi olarak atandı. Mısır'ın Ankara Büyükelçisi olarak atanan Amr Soliman Abdelmeguid el-Hamamy 27 Eylül 2023 tarihinde güven mektubunu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunmuştu. Büyükelçi Şen ise 17 Aralık 2023'te Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'ye güven mektubunu sunmuştu.