Bakan Işıkhan'dan asgari ücret açıklaması: "En yüksek fayda gözetilecek"

 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücret komisyonunun çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "Görüşmeler aralık ayında, sosyal diyaloğu ve taraflar arasındaki maksimum faydayı gözeterek verimli bir görüşme gerçekleştireceğimize inanıyorum" açıklamasında bulundu.



Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh'ın düzenlediği ortak basın toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.


ASGARİ ÜCRET GÖRÜŞMELERİ ARALIK AYINDA OLACAK 

Bakanı Işıkhan, 2024 yılı için belirlenecek asgari ücrete ilişkin, “Temmuz ayında yaptığımız gibi taraflar arasındaki en yüksek faydayı gözeterek verimli bir toplantıyı gerçekleştireceğimize inanıyorum” dedi.


Asgari ücret görüşmelerinin aralık ayında başlayacağını da söyleyen Bakan Işıkhan, taraflarla konuşmak için daha çok erken olduğunu dile getirdi. Işıkhan, “Bir şey söylemek için daha çok erken. Biliyorsunuz aralık ayı bitmeden Resmi Gazete'de yayımlamak zorundayız. Temmuz ayında yaptığımız gibi taraflar arasındaki en yüksek faydayı gözeterek verimli bir toplantıyı gerçekleştireceğimize inanıyorum" dedi.

ÇALIŞAN EMEKLİLERE 5 BİN TL İKRAMİYE

Meclis'te kabul edilen torba kanun teklifinde yer alan "çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiye" ile ilgili ödeme takvimi hakkındaki soruya Işıkhan, "Meclis'te kabul edilir edilmez çalışmalara başlayacağız. Şu an tarih yok. Emeklilerimize en kısa sürede inşallah ulaştıracağız" yanıtını verdi.

EV HANIMLARINA EMEKLİLİK KONUSU 

Ev hanımlarına emeklilik konusunun Orta Vadeli Plan (OVP) çerçevesinde ele alınacağını sözlerine ekleyen Işıkhan, “Cumhurbaşkanımızın hiçbir sözü havada kalmayacak, mutlaka yerine getireceğiz. Bu konuyu da Orta Vadeli Plan doğrultusunda yerine getirmeye çalışacağız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak biz bunu görev addediyoruz. Cumhurbaşkanımızın hiçbir sözü asla yerde kalmayacak” ifadelerini kullandı.


İstanbul'u yağmur vurdu! Trafik yoğunluğu yüzde 87’yi buldu

 İstanbul'da gün boyu aralıksız olarak etkisini sürdüren sağanak beraberinde su taşkınlıklarını da getirdi. Akşam saatlerinde de devam eden yağmur Megakent'te trafiği durma noktasına getirdi. Özellikle iş çıkış saatinde İstanbul'da trafik yoğunluğu yüzde 87'yi buldu.



İstanbul'da kuvvetli fırtına yerini sağanağa bıraktı. Gün boyu etkili bir şekilde devam eden yağmur vatandaşlara zor anlar yaşattı. Bir çok ilçede su taşkınlıkları oldu, akşam saatlerinde ise üstüne trafik çilesi eklendi. 

İŞTEN ÇIKAN VATANDAŞLAR EVLERİNE GİDEMEDİ

İşlerinden çıkıp evlerinin yolunu tutan İstanbullular trafiğe takıldı. Yoğunluk şu sıralarda devam ederken bazı noktalarda ulaşım durma noktasına geldi. Vatandaşlar evlerine gitmekte güçlük çekerken sürücüler de zor anlar yaşadı.

TRAFİK YOĞUNLUĞU YÜZDE 87

İBB’nin verilerine göre trafik yoğunluğu yüzde 87 olarak ölçüldü. Trafiğin durma noktasına geldiği anlar ise kameraya yansıdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Yeniden İstanbul" mesajı

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerle ilgili, "Rakiplerimizin karşımızdakiler değil, asıl onları kontrol edenler olduğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız. Bakın bugün bir başlık atıyorum 'Yeniden İstanbul.' Biz kuklacıyı da parmağında oynatan üst akılla mücadele ediyoruz" dedi.



Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, dört ay sonra yapılacak 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıkları kendi öncelikleri ve programlarına göre yürüteceklerini söyledi.

Erdoğan, "Rakiplerimizin karşımızdakiler değil, asıl onları kontrol edenler olduğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız. Bakın bugün bir başlık atıyorum 'Yeniden İstanbul.' Her zaman söylediğim gibi bizim kuklalarla ve kuklacılarla işimiz yok. 

Biz kuklacıyı da parmağında oynatan üst akılla mücadele ediyoruz. Şimdiye kadar bu konuda en ufak bir zafiyet göstermedik. Başkaları ne yaparsa yapsın biz ev ödevlerimizi en titiz, en düzgün şekilde yapmaya çalıştık. Emanetini taşıdığımız aziz milletimize karşı sorumluluklarımızın hakkını vermeye devam ettik" dedi.

"Cumhur İttifakı olarak en güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz"

31 Mart seçimleri öncesinde aynı şekilde yollarına devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Seçim takvimimiz sorunsuz bir şekilde işliyor. Cumhur İttifakı olarak en güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz" diye konuştu.

Belediye başkan adaylıkları için başvuruların sona erdiğini, meclis üyelikleri için başvuruları almayı sürdürdüklerini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Elektronik ortamda illerimizin temayül yoklamalarını yaptık. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP ile görüşmelerimiz karşılıklı anlayış temelinde ilerliyor. Cumhur İttifak'ının inşallah 31 Mart seçimlerinden de alnının akıyla çıkacağına inanıyorum."

BAE Devlet Bakanı Emiri, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır ile bir araya geldi

 "Uzay programlarımızın gelişmeye devam etmesi için uzaya erişim, gündemimizde yüksek bir öncelik olarak yer alıyor"


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Bakanlık binasında bir araya gelen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Halk Eğitimi ve İleri Teknolojilerden Sorumlu Devlet Bakanı Sare bint Yusuf el-Emiri, görüşme öncesi yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kuruluşunun 100. yılını kutlayarak "Bu, ülkenin son yüzyılda yaptığı muazzam yatırımı gösteriyor." dedi.

Türkiye ile BAE ilişkilerinin 50. yılında olduğuna işaret eden Emiri, "Devlet başkanlarımız birlikte çalışmaya devam ederken, biz de bakanlıklar ve kurumlar olarak süregelen işbirliğimizi genişletecek mekanizmalar bulmak için çaba göstermeye devam ediyoruz." ifadesini kullandı.

Emiri, iki ülkenin de uzay sektörüne önem verdiğine işaret ederek bu konuda ortak çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.

Uzay keşfinin öncelikli çalışma alanlarından biri olduğuna dikkati çeken Emiri, ülkesinin asteroit kuşağına yönelik misyonunun 2028'de gerçekleşmesinin öngörüldüğünü hatırlattı.

Çalışmalar iki taraf için de yararlı

Emiri, "Biz uzayın keşfi ve bilim ve teknolojinin ilerlemesine yatırım yapmayı sürdürürken, uzay programlarımızın gelişmeye devam etmesi için uzaya erişim gündemimizde yüksek bir öncelik olarak yer alıyor." diye konuşarak yeryüzü gözlem sistemlerinin yanı sıra uzay taşıtlarının yerli üretimi ve veri kullanımı için yatırım yaptıklarını aktardı.

Ülkesinin uzay programının hem bölgesel hem de küresel etkiye sahip, ticari olarak uygulanabilir bir program olması için çalıştıklarının altını çizen Emiri, ortak çalışma grubunun, uzaya erişim kapasitelerinin ve ticari olarak tarafların rekabet edebileceği bir uzay istasyonunun geliştirilmesi için çalışacağını dile getirdi.

Emiri, ortak çalışmanın ülkeler arası ilişkilerin gücünü sergilediğini vurgulayarak "Bu hem iki millet hem de bir bütün olarak bölgenin istikrarı için yararlı." diye konuştu.

THY 56 uçuşunu iptal etti. İstanbul'da fırtına alarmı

 İstanbul’da etkili olması beklenen fırtına hava trafiğini olumsuz etkiledi. THY, İstanbul kalkışlı ve inişli 56 seferini iptal ettiğini duyurdu.



AKOM’DAN İSTANBUL İÇİN FIRTINA VE YAĞIŞLI HAVA UYARISI

 İstanbul bu akşam saatlerinden itibaren fırtına ve yağışlı havanın etkisine girecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) verilerine göre akşam saat 22.00 ile yarın sabah 10:00 saatleri arasında il genelinde etkili olacak fırtına nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı İstanbulların tedbirli olmaları gerektiği belirtildi.






İBB AKOM verilerine göre, İstanbul’da hafta sonu etkili olan soğuk ve yağışlı havanın bugün itibari ile etkisini kaybetmesi beklenirken akşam saatlerinden itibaren bölgemize Orta Akdeniz üzerinden yeni bir alçak basınç sisteminin girmesi bekleniyor.

Güneyin ılık ve nemli havasını bölgemize taşıyacak olan sistem nedeni ile rüzgârın lodos (güney-batı) yönlerinden kuvvetlenerek kısa süreli hamlelerle kuvvetli fırtına şeklinde (60-90km/s) eseceği, beraberinde sağanak yağmur geçişlerinin yaşanacağı tahmin ediliyor.

Bu akşam saatleri (22.00) ila yarın sabah saatleri (10.00) arasında il genelinde etkili olması beklenen fırtına nedeni ile yaşanabilecek olumsuzluklara karşı İstanbulların hazırlıklı ve tedbirli olmaları gerektiği hatırlatıldı. 

SICAKLIK, HAFTA BOYUNCA ARTARAK BAHAR DEĞERLERİNE YÜKSELECEK

AKOM verilerine göre, hâlihazırda kış değerlerinde (4-8°C) seyreden sıcaklıkların hafta boyunca artarak bahar değerlerine (15- 18°C) yükselmesi bekleniyor. 

Geçici ateşkesin ardından ne bekleniyor?

 İsrail ve Hamas arasında varılan uzlaşmayla esir takasında 3. gün tamamlandı. Geçici ateşkesin son gününde yanıtı aranan soru ise bundan sonra ne olacağı... Aranın ardından İsrail'in yeni bir saldırı hazırlığında olduğu söyleniyor. Yeni saldırı planında İsrail'in hedefinin Gazze'nin güneyi olabileceği belirtiliyor.


İsrail-Hamas çatışmalarına verilen 4 günlük geçici ateşkeste son güne girilirken esir takaslarında toplam 175 kişi serbest bırakıldı.

Ateşkesin daha fazla uzaması için Hamas “çalışmalar” yaptığını açıkladı. Öte yandan, Netanyahu günde 10 kişi olmak üzere daha fazla esirin serbest bırakılması durumunda ateşkesin uzatılabileceğini söyledi.

Ancak, geçici ateşkesin öncesinde İsrail tarafının yapmış olduğu açıklamaları da göz ardı etmemek lazım. Zira İsrail, geçici ateşkesin ardından Gazze’ye yapılacak yeni saldırıların planı için onay da verdi.

Peki, bu durumda geçici ateşkes kalıcı bir ateşkese dönebilir mi? İsrail’in Gazze’ye yönelik yeni saldırı planı ne olur? TRT Editörü Mehmet Kancı ile yanıtları konuştuk.

“1 yıl sürecek bir saldırı planları vardı”

Kancı öncelikle, “İsrail hükümetinin ilk açıklamaları Gazze Şeridi’ne karşı başlattıkları saldırıyı 1 yıl boyunca sürdürme niyetinde oldukları yönünde” diyerek bir hatırlatma yapıyor. “Hatta imkan bulabilirlerse uluslararası toplumun ilk bir aydaki tepkisizliğinden yararlanarak Gazze’deki 2 milyondan fazla sivili Mısır topraklarına, Sina Yarımadası’na sürmeyi amaçlıyorlardı” diye ekliyor ve şöyle devam ediyor:

“Ancak ABD diplomasi ve savunma bürokrasisinin de öngördüğü şekilde, geçen zaman İsrail ordusunun Gazze’de askeri hedeflerine ulaşmasının mümkün olmadığını ortaya koydu. Dahası, İsrail hükümetinin, Gazze Şeridi’nin tamamını ele geçirseler dahi burada ne yapacaklarına dair bir planlarının olmadığı da aşikar.

Hatta ABD Başkanı Biden dahi, bir yandan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’ye, Gazze’deki Filistinlilerin zorla yerlerinden edilip Mısır’a yollanmalarına göz yummayacaklarına dair garanti vermek zorunda kalırken, diğer yandan da Netanyahu hükümetini Gazze’nin tamamını işgal edemeyecekleri konusunda uyardıklarını söyledi.”

Netanyahu yönetimini ne bekliyor?

Hem dünyada hem de İsrail’in içinde Netanyahu ve ekibine karşı muhalefetin arttığını belirten Kancı, yalnızca Netanyahu’nun değil ekibinin de ipin ucunda olduğunu söylüyor.

“Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da, Gazze’ye yönelik İsrail saldırısına yeşil ışık yakan G-7 ülkelerinin (İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, ABD) sokaklarında İsrail aleyhtarı, Filistin’e destek eylemleri daha geniş kitlelere yayılırken, yine bu ülkelerin parlamentolarındaki rüzgar da İsrail aleyhine dönmüş durumda.

İsrail içerisindeki ortamın da Netanyahu’nun arzu ettiği istikamette gelişmekte olmadığını belirtmeliyim. Gazze saldırısı tamamen sona erdiğinde yalnızca Netanyahu’nun siyasi hayatı sona ermeyecek. Onun vedasına Savunma Bakanı Galant ve Genelkurmay Başkanı Halevi ile istihbarat teşkilatlarının bazı yöneticileri de eşlik edecek. İsrail basınında, 7 Ekim günü İsrail ordusunun kendi vatandaşlarını vurduğuna dair haberlere her geçen gün bir yenisi ekleniyor.

Ayrıca İsrail ordusu ve istihbarat birimlerinin son 1 yıldır siyasetçileri Hamas’ın yaklaşan saldırısı konusunda uyardıkları ancak bu uyarıların ciddiye alınmadığına dair bilgiler de aralıksız şekilde basına sızdırılıyor.”

“İsrail ekonomik anlamda da zayıflıyor”

Siyasi baskının yanı sıra ekonomik anlamda da İsrail’in sürekli baskı altına girdiğini söylüyor Kancı. Bunun yanında silah altına giren vatandaşlarla beraber iş gücünün de kaybedildiğine dikkati çekiyor:

“Hem dışarıdan hem de içeriden artan baskıya bir de bu konunun ekonomik boyutunu eklemek lazım. Gerek Gazze’deki saldırının yürütülmesi, gerek Lübnan sınırındaki Hizbullah saldırıları ve güneydeki Eilat kentini hedef alan Yemen’den fırlatılan füzelere karşı alarm durumunun sürdürülmesinin İsrail halkına günlük maliyeti 300 milyon dolara yaklaşıyor.

Seferberlik nedeniyle İsrail işgücünün hatırı sayılır bir kısmı da silah altında. Ülkenin kuzey ve güneyinde roket saldırıları tehdidi altındaki yerleşim birimlerinde yaşayanların da evlerini ve iş yerlerini terk etmesi nedeniyle bu iş gücü kaybı yüzde 20’lere yaklaştı.”

MSB: Pençe-Kilit operasyonunda 3 asker şehit oldu

 Milli Savunma Bakanlığı, Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde Piyade Astsubay Üstçavuş Necdet Çalış ve Piyade Sözleşmeli Er Emrah Gündüz’ün yaşamını yitirdiğini, iki askerin de yaralandığını bildirmişti. 


Bakanlık’tan yapılan son açıklamada yaralı askerlerden Piyade Sözleşmeli Er Fevzi Kızıltaş’ın da hayatını kaybettiği duyuruldu.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde 3 askerin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Bakanlıktan yapılan ilk açıklamada , “Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde, bölücü terör örgütü mensuplarınca yapılan saldırı sonucu kahraman silah arkadaşlarımız Piyade Astsubay Üstçavuş Necdet Çalış ve Piyade Sözleşmeli Er Emrah Gündüz şehit olmuş, iki kahraman silah arkadaşımız yaralanmış ve derhal hastaneye sevk edilmişlerdir. 

Bölgede operasyonlar devam etmektedir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimize acil şifalar dileriz”  denildi.

Bakanlık, bir süre sonra yaptığı diğer açıklamada ise saldırı sonucu yaralanarak hastaneye sevk edilen Piyade Sözleşmeli Er Fevzi Kızıltaş’ın da tedavi gördüğü hastanede kurtarılmayarak yaşamını yitirdiğini duyurdu.









Bakan Şimşek: BAE'den deprem tahvili yıl bitmeden olabilir

 Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelecek deprem tahviline ilişkin konuştu. "8,5 milyar dolar tutarında uzun vadeli olacak" dedi. Şimşek, yerel seçimden sonra Türk lirası varlıklara talebin artacağını da söyledi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiği Körfez turunda 50,7 milyar dolarlık anlaşmalar imzalanmıştı. Şimdi o kaynağın nasıl kullanılacağına gözler çevrildi.


Bloomberg'e konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelecek deprem tahviline ilişkin detayları paylaştı.


Yeşil dönüşüm için 27 milyar dolarlık yatırımın uzun vadeli olduğuna dikkat çeken Şimşek, dijital dönüşüm alanında 5 ile 7 milyar dolar arasında bir finansmanın öne çıktığına vurgu yaptı. Şimşek, deprem finansmanı başladığına ayrı bir parantez açtı. 


"Depremin finansmanını biz kısmen dışarıdan özel tertip tahvil ihracı ile düşünüyoruz. Vade olarak muhtemelen 10 yıl civarında olur. Yani uzun vadeli olur. Fiyatlama, normal piyasa fiyatlaması çerçevesinde olur. Büyük ihtimalle, eğer ihtiyaç hasıl olursa trançlar halinde olur. Yani hemen zaten harcama durumu yok. Dolayısıyla istersek bu yılın sonundan önce o imkandan kısmen yararlanırız."


Bakan Şimşek, Türkiye’ye fon akışı için yerel seçim sonrasına işaret etti. "Ben inanıyorum ki önümüzdeki aylarda özellikle de yerel seçimler sonrasında Türkiye’nin varlıklarına talep çok ciddi bir şekilde artacak. Yani Türkiye’ye fon akışı ciddi bir şekilde artacak." dedi.


BAE Hastanesi Gazze Şeridi'ne girmeye başladı

 


Cuma günü, İsrail ile Hamas arasındaki insani ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte Emirlik sahra hastanesi, Refah geçiş noktası üzerinden Gazze Şeridi'ne girmeye başladı.


Sky News Arabia muhabiri Cuma günü, Emirlik sahra hastanesinin Filistin Refah'ta bir hafta içinde açılmasının beklendiğini bildirdi.

"Sahra hastanesi önümüzdeki birkaç gün içinde 3 aşamada Mısır'ın Refah kapısı üzerinden Ariş'ten Gazze Şeridi'ne nakledilecek."

Muhabirimiz, "Gallant Knight 3" Operasyonu kapsamında sahra hastanesini ve yaralıların durumunu denetleyecek bir Emirlik sağlık ekibinin bulunduğunu belirtti.


Bu, BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed'in, Gazze Şeridi'nde etkilenenlerin insani ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla "Yiğit Şövalye 3" Operasyonu kapsamında entegre bir sahra hastanesi kurulması emrini vermesinden sonra geldi.


BAE Başkanı yakın zamanda Gazze Şeridi'nden bin Filistinli çocuğa, iyileşip geri dönene kadar ihtiyaç duydukları her türlü tıbbi ve sağlık bakımını sağlamak üzere aileleriyle birlikte ağırlama talimatını verdi.

Limanyolu’nda kaza trafiği felç etti

Derince Limanyolu’nda yaşanan kaza trafik yoğunluğuna neden oldu.


D-100 Ankara istikameti Derince Limanyolu Kavşağı öncesinde trafik kazası meydana geldi. Limanyolu Kavşağı öncesi yaşanan kazada sol şeritte seyreden hafif ticari araca kamyon arkadan çarparken kamyonun arkasında bulunan bir otomobilde kazaya karıştı. 


Derince Limanyolu girişinde iki şeritte trafik yoğunluğu oluşurken kazada yaralanan olmadı. Maddi hasarlı kaza sonrası oluşan trafik yoğunluğu ise devam ediyor.


 

Türkiye Gazze savaşının bitiminden sonra güvenlik yapılanmasına katılmaya hazır

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze savaşının sona ermesinin ardından ülkesinin yeni güvenlik yapısında diğer ülkelerle birlikte sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu ifade etti.


Anadol Ajansı'nın aktardığına göre Erdoğan, "Garantör mekanizması da dahil olmak üzere (Gazze'deki savaşın bitiminden sonra) kurulacak yeni güvenlik yapısında diğer ülkelerle birlikte sorumluluk almaya hazırız."


Başta Gazze Şeridi olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan trajedinin insanlığın tahammül sınırlarını aştığını sözlerine ekledi.


Bu, G20 liderler zirvesine katılımı sırasında video görüşmesi yoluyla yapılan bir konuşmada geldi.


Erdoğan, yaşananların meşru müdafaa hakkıyla meşrulaştırılamayacağını vicdan sahibi her insanın kabul ettiğini vurguladı.


"Gazze olaylarındaki (İsrail saldırıları) herhangi bir eylem, meşru müdafaa hakkı olarak haklı gösterilemez. Aksine, bu bir savaş suçudur ve bir insanlığa karşı suçtur."


Türkiye Cumhurbaşkanı, G20 liderlerini iki devletli çözüm konusunda inisiyatif almaya çağırdı.

Depremden sonra İstanbul ve Ankara'daki binaların tehlikeleri görmezden geliniyor

 Başkent Ankara, Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremin ardından bina dayanıklılık testlerine olan talepte düşüşe tanık olurken, birçok vatandaş felaketin unutulduğunu ve hayatın normale döndüğünü düşünüyor.


Deprem korkusu azaldı, rutin hayata geri dönüldü


6 Şubat'ta yaşanan depremin ardından binaların dayanıklılığı konusu, aralarında İstanbul'un da bulunduğu pek çok şehirde ilgi odağı haline geldi. Ancak rutin hayata geri dönülmesiyle deprem korkusu yavaş yavaş azaldı.


Vatandaşlar, yapılan testlerde binalarda sorunlar ortaya çıksa da başka evlere taşınma seçeneklerinin olmadığını belirtti. İstanbul Politeknik Üniversitesi Yapı Malzemeleri Laboratuvarı Müdürü Prof. Dr. Hasan Yıldırım, yapı denetimi talep sayısının haftada 10'dan 5'e düştüğünü belirtti.


Prof. Dr. Yıldırım, "Kahramanmaraş'ın olduğu bölgede deprem unutulamaz ama İstanbul'da veya yakın zamanda deprem görmemiş bölgelerde unutma eğilimi var." İnsanların bunu bir yere kadar unutmaması gerekiyor. "Hala kötü durumda olan birçok binanın iyileştirilmesine veya yenilenmesine ihtiyaç var."


Yıldırım şunları ekledi: “Ekonomik durum çok önemli. Binaların denetlenmesi ve sorun çıkması halinde vatandaşlar evlerini boşaltmak zorunda kalacak. İnsanlar nereye gideceğini, ne yapacağını şaşırıyor. Bina denetlenirse ya yeniden yapılacak ya da yıkılacak. "İki seçenek var ve çoğu insanın bunu yapacak parası yok."


Mahalle sakinlerinin yorumları

Bakırköylü Suren Kuran, "Belediyelerden haber bekliyoruz. Bir an önce bu endişeden kurtulmak istiyoruz." Herkesin ekonomik durumu farklı, bazıları kira ödeyemeyebilir. Zihinsel olarak dinlenmemiz için devletin bir takım imkanlar sağlaması lazım. "İnsanlar artık başka işlerle meşgul oldukları için depremi unuttular."


Bir diğer sakin olan Türkan Çelik ise şunları ekledi: "İnsanların depremi unuttuğunu düşünüyorum." Bakırköy'de 52 yıllık bir binada yaşıyorum. "Binanın depreme dayanıklı olmadığı ancak ekonomik koşullar nedeniyle yer değiştirme ihtimalinin bulunmadığı belirlendi."

Sınıfta akran zorbalığı

 Kocaeli'nin Derince ilçesinde bir kız öğrenci, sınıfta arkadaşı tarafından darp edildi. O anlar, cep telefonu kamerasına yansıdı.


Olay, Zehra Emine Öçgüder Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, 9'uncu sınıf öğrencisi oldukları öğrenilen gençler arasında tartışma çıktı. Tartışma esnasında B.G isimli öğrenci, arkadaşı E.T'ye saldırdı.


B.G., saçını çekip yere yatırdığı E.T'ye dizi ile vurdu. Gözyaşlarına boğulan E.T., korku dolu gözlerle arkadaşına baktığı sırada B.G., "Saçın çok güzelmiş" dedikten sonra genç kıza tokat ve tekme attı. O anlar sınıftaki başka bir öğrenci tarafından kayda alındı.


Olayla ilgili inceleme başlatıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun'la görüştü

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun baş başa görüşme gerçekleştirdi.


Cezayir Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleşen ikili görüşme, yaklaşık 2 saat sürdü.

İkili görüşmenin ardından, heyetler arası görüşmeye geçildi.

Görüşmelerin tamamlanmasının akabinde mutabık kalınan anlaşmaları imzalamak üzere imza töreni gerçekleştirilecek.

Cezayir resmi ajansı APS, konuyla ilgili haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretine dikkati çekerek, “Cezayir-Türkiye: Stratejik işbirliğine yönelik samimi, siyasi irade” başlığını kullandı.

Haberde, Erdoğan'ın dün Cezayir'e gerçekleştirdiği resmi ziyaret ve Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ile yaptığı görüşmeler, Cezayir ile Türkiye'nin ikili işbirliğine yönelik samimi siyasi iradelerini teyit etme fırsatı oluşturduğu belirtilerek, bu ziyaretle iki ülke arasındaki "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyinin" yapısının "Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi" olarak değiştirilmesi kararı alındığı ifade edildi.


El-Haber gazetesi de Erdoğan’ın ziyaretini, “Tebbun - Erdoğan zirvesi. Cezayir-Ankara eksenine yeni nefes” başlığıyla ilk sayfadan ana manşetten verdi.


Gazetenin alt manşetlerinde Cezayir-Ankara ekseninin anlaşma ve mutabakat zabıtlarıyla güçlendirildiğine dikkati çekilerek, Filistin davasının da iki ülke arasındaki diplomatik koordinasyonun merkezinde yer aldığı kaydedildi.


Ülkenin Africa News gazetesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretini iki ayrı manşetle ilk sayfasına taşıdı.


Güçlü ve ufku açık Türkiye-Cezayir ilişkilerine vurgu yapılan alt başlığın yanı sıra, Erdoğan’ın Filistin davasına ilişkin tutumundan dolayı Cezayir’i takdir etmesi de bir başka başlıkta yer verildi.


Es-Siyasi gazetesi de Erdoğan-Tebbun görüşmesini ana manşetine taşıyarak, iki liderin Filistin meselesindeki ortak tutumlarına değinildi.


Ülkede Fransızca yayın yapan el-Moudjahid gazetesi de ilk sayfadan verdiği ziyareti, “iki ülke ilişkilerinde dinamizm ve yakınlaşma” şeklinde manşetine taşıdı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üst düzey bir heyet ve çok sayıda iş insanıyla "Cezayir’e çıkarma" yaptığına dikkati çeken gazete, Erdoğan ile Tebbun’un iki ülke arasındaki yüksek düzeyli işbirliği konseyinin ikinci toplantısını gerçekleştirdiklerini aktardı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu ziyareti, görsel medyanın yanı sıra, Cezayir’de Arapça-Fransızca yayın yapan birçok internet sitesi ile sosyal medyada da geniş yer buldu.


WhatsApp, yapay zeka robotunu kullanıma sunmaya hazırlanıyor

 Meta, geçtiğimiz Eylül ayında WhatsApp'a yapay zekalı sohbet robotunun entegre edileceğini duyurdu. Şirket bazı beta kullanıcıları için yapay zeka asistanını kullanıma sundu.


WhatsApp, geçtiğimiz aylarda yapay zeka sohbet asistanının platform üzerinde kullanılabileceğini açıkladı.


MICROSOFT İLE ORTAKLIK KURDU


Şirket, akıcı ve gerçekçi konuşmaları yapacak yapay zeka sohbet robotu için Llama 2 büyük dil moduna büyük ölçüde güveniyor.


Ayrıca, bir web araması yoluyla tüm sorularınızı yanıtlamak için Microsoft Bing ile ortaklık kurdu.


WABetaInfo'nun aktardığına göre, Meta'nın yapay zekalı sohbet robotunda son aşamalara geldiği belirtildi.


Sohbetler sekmesinde, sohbet simgesinin hemen üzerinde yeni bir kısayol görüldüğü aktarılırken, bu kısayolu kullanarak yapay zeka sohbet robotunu başlatabilir ve uygulama içinde ne varsa yapmasını isteyebilirsiniz.


WhatsApp uygulamasındaki yapay zeka sohbet robotunun erişim kolaylığı, platformu kullanıcılar için daha kullanışlı hale getiriyor ve yapay zeka sayesinde zamandan ve emekten tasarruf sağlıyor.


Şu anda bu özellik yalnızca belirli bir grup WhatsApp beta kullanıcısı tarafından kullanılabiliyor, ancak önümüzdeki günlerde herkes için yaygınlaştırılması bekleniyor.

BAE'den Türkiye'de 50 bin anıt ağaç dikme projesi

 Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Ankara Büyükelçisi Said Sani ez-Zahiri, ülkesinin Türkiye'ye 50 bin fidan bağışında bulunduğunu duyurdu. Said Sani ez-Zahiri, "Türkiye Cumhuriyeti'nin güzel topraklarında, özellikle Ankara'da bir hatıra ormanı kurulduğunu ve dikildiğini duyurmaktan gurur duyuyoruz."dedi.


Orman Genel Müdürlüğü ve BAE'nin Ankara Büyükelçiliği yetkilileri arasında Orman Genel Müdürlüğünde toplantı düzenlendi.

Büyükelçi Zahiri ve Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, toplantı sonrasında basın mensuplarına açıklama yaptı.

- 50 BİN FİDAN DİKİMİ

BAE'nin Ankara Büyükelçisi Said Sani ez-Zahiri, ülkesiyle Türkiye ilişkilerinin 50. yıl dönümünün kutladığını hatırlatarak, "Türkiye Cumhuriyeti'nin güzel topraklarında, özellikle Ankara'da bir hatıra ormanı kurulduğunu ve dikildiğini duyurmaktan gurur duyuyoruz." dedi.

Ülkesinin, Türkiye'de 50 bin anıt ağaç dikme projesi olduğunu duyuran Zahiri, bunu "İki dost ülkenin halklarını bir araya getiren dostluğun simgesi" olarak nitelendirdi.

Zahiri, bu girişimin BAE'nin çevreyi koruma ve sürdürebilirliği teşvik etme taahhüdü çerçevesinde yapıldığını belirterek biyoçeşitliliği korumanın önemini vurguladı.

Bu yıl 30 Kasım ila 12 Aralık tarihlerinde BAE'nin ev sahipliğinde Dubai'de düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı'na (COP28) değinen Zahiri, bu etkinliğin uluslararası toplumun iklim değişikliği sorunlarına olan bağlılığını ifade etmesi için önemli olduğunu kaydetti.

Zahiri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın başta Sıfır Atık Girişimi olmak üzere çevrenin korunmasına yönelik çabalarına övgüde bulundu.

- TÜRKİYE, 7 MİLYAR AĞAÇ DİKME HEDEFİNE YAKLAŞIYOR

Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey de sanayileşme ve dünya nüfusunun artmasıyla iklim değişikliğinin dünyaya tehdit oluşturduğunu, herhangi bir ülkenin bu sorunla mücadelenin dışında kalmasının mümkün olmadığını belirtti.

Sanayileşmiş ülkelerin atmosfere daha çok karbon salımı yaptığına, dolayısıyla iklim değişikliğini olumsuz yönde etkilediklerine dikkati çeken Karacabey, iklim değişikliğiyle mücadelede en fazla katkıyı bu ülkelerin yapması gerektiğini söyledi.

Karacabey, dünyada orman varlığı azalma eğiliminde olmasına rağmen Türkiye'nin orman varlığını artırdığına ve 6 milyar 600 milyon fidanın dikildiğine işaret ederek Türkiye'nin, dünya nüfusunu temsil edecek şekilde 7 milyar ağaç dikme hedefine yaklaştığını dile getirdi.

Bu hedefe ulaşma yolunda dikilecek 50 bin fidanın BAE tarafından verildiğini söyleyen Karacabey, BAE yetkililerine katkıları için teşekkür etti.

Dikimine başlanan 50 bin fidanın 40 bini Çanakkale'ye, 10 bini ise Ankara'nın Pursaklar ilçesine bağlı Abadan köyüne dikilecek. Ayrıca, 120 fidan ise temsili olarak Atatürk Orman Çiftliği'nde (AOÇ) toprakla buluşacak.

Fırtına ve selin etkili olduğu Şile'de hasar tespit ve temizlik çalışmaları yapılıyor

 Şile'de dün şiddetli yağış ve fırtınadan etkilenen yerlerde hasar tespit ve temizlik çalışmaları yapılıyor.


İstanbul


İstanbul'un Karadeniz sahilindeki ilçesi Şile'de ev ve iş yerlerini selin bastığı vatandaşlar, kovalarla suları tahliye etmeye çalıştı.

İtfaiye, AKOM, belediye ve jandarma ekipleri de tahliye, temizlik ve hasar tespit çalışmaları yaptı.

Sel sularının geride bıraktığı çamurlar temizlendi. Devrilen ağaçlar ve direkler kaldırıldı. Fırtına ve selden çevreye savrulan balıkçı ağları da toplanıp onarılmaya çalışıldı.

Şile Belediye Başkanı İlhan Ocaklı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreteri Can Akın Çağlar ve genel sekreter yardımcıları, hasarın en çok olduğu Ağva'da incelemede bulundu.

Belediye Başkanı Ocaklı, valilik ve meteorolojinin iki-üç günden beri fırtına ve yağışa karşı uyardığını hatırlatarak, "Biz tedbirlerimizi aldık ama takdir Allah'tan. Gerçekten uzun yıllardır Şile'de yaşanmayan bir afetle karşılaştık. Denizin dereleri basması ve yoğun yağıştan kaynaklanan bu selden oluşan hasarları gidermeye çalışıyoruz. Bütün belediye personelimiz, araç gereçlerimizle, çalışan arkadaşlarımızla, kamu kurumlarımızdaki devletimize ait olan bütün araç ve gereçlerle şu an arazideyiz. Temizlik çalışmalarını yürütüyoruz." diye konuştu.

Dün vali, kaymakam, il AFAD müdürü, yetkili personelle Ağva, Şile ve köylerde incelemelerde bulunduklarını, bugün de enkaz ve hasar tespit çalışmalarını yaptıklarını aktaran Ocaklı, "Akşam bir aksilik olmazsa tespitler yapılmış olacak. Bu anlamda bu afetten zarar görmüş olan vatandaşlarımızın bütün ihtiyaçlarını devletimiz inşallah karşılayacak. Bizler de yaralar sarılıncaya kadar onlarla beraber olmaya devam edeceğiz. İnşallah bu eksikliği de en kısa zamanda kapatacağız, temizleyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Ağva'da iş yerini su basan bir esnaf ise sel sularını kendi başlarına tahliye etmeye çalıştıklarını belirterek, "Hasar ciddi boyutta. İSKİ'nin gelip şu suyu çekememesi garip bir şey. Halk kendi haliyle uğraşıyor." dedi.

Bir ilçe sakini de "Öyle bir şey ki karadan daha yüksekti deniz. İki metre gidemedik. Kendimizi kahveye kilitledik. Bir önceki afeti de gördüm. Yine yıkım oldu burada ama bu kadar değildi. Bu acayip felaketti. O kadar hasar var ki ne yapacağımızı şaşırdık. Çamur içinde her yer." şeklinde konuştu.

İstanbul en büyük dolandırıcılık operasyonlarıyla karşı karşıya

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşurma Bürosu’nca araç dolandırıcılığı sebebiyle 65 mağdurun başvurusu üzerine başlatılan soruşturma kapsamında 10 kişi gözaltına alındı.


İstanbul'da ucuz araç vaadiyle 65 kişiyi 400 milyon lira dolandıran 10 şüpheli yakalandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 7'si tutuklandı. 


Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, bir filo şirketinden araç satın alanların, paralarını vermelerine rağmen araçları teslim edilmeyerek dolandırıldıkları yönündeki şikayet üzerine çalışma başlattı.


DHA'nın haberine göre soruşturmada, H.C ve A.C'nin Diyanet İşleri Başkanlığı'nda kamu görevlisi olarak çalışmaları nedeniyle eşleri ve akrabaları üzerine filo ve araç kiralama şirketi kurdurdukları, İstanbul ve farklı illerdeki pek çok kişiyi ucuz araç satma bahanesiyle dolandırdıkları tespit edildi. 


Şüphelilerin kiralamak için temin ettikleri araçları,  satış vaad ederek müştekilere kiraladıkları, 6 ay ve 6 bin kilometre şartı olduğu için bu süre sonunda araçların kendilerine devredileceklerini beyan ettikleri, ancak bu süre sonunda da çeşitli bahanelerle müştekileri oyaladıkları ve araçların devrini vermedikleri,  birçok müştekiden fiyat farkı adı altında ekstra ücret alarak dolandırdıkları belirlendi. Soruşturma kapsamında şüphelilerin 400 milyon lira dolandırıcılık yaptığı tespit edildi. Soruşturma kapsamında 10 şüpheli gözaltına alındı. Bakırköy adliyesine getirilen 10 şüpheliden 7'si tutuklandı.


Türk Kızılayı, yardım kartının kaybedilmesi durumunda yapılması gereken işlemleri açıkladı

 Türk Kızılayı, yardım kartının kaybedilmesi durumunda yapılması gereken işlemleri açıkladı.


Türk Kızılayı, sosyal medya sayfasından yayımladığı önemli açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Kızılay kartınızın kaybolması, hasar görmesi, çalınması veya kırılması halinde derhal ücretsiz numaradan Kızılay Çağrı Merkezi'ne başvurmalısınız. 168. “

"Bilgileriniz doğrulanarak Halk Bankası çağrı merkezine yönlendirileceksiniz ve kartınızın çalındığını, kaybolduğunu, devre dışı kaldığını, kırıldığını bildirdiğinizde kartınızın kullanım süresi dolacaktır."

Sözlerine şöyle devam etti: “Bundan sonra hesap iptal edilmeden adınıza yeni kart düzenlenecektir.”


Kartınızı korumanın sizin sorumluluğunuzda olduğunu belirtti.

Türkiye'de Eğitim Gören Filistinli Öğrencilere Müjde

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan yeni bir kararla, Türkiye'de eğitim gören Filistinli üniversite öğrencilerinden öğrenim ücreti alınmayacak.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan yeni bir kararla, Türkiye'de eğitim gören Filistinli üniversite öğrencilerinden öğrenim ücreti alınmayacak. 

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılında, Filistin'in Gazze şehrinde ikamet eden ve herhangi bir devlet yükseköğretim kurumunda örgün öğretim programlarına devam eden önlisans ve lisans öğrencilerinin ödemeleri gereken öğrenim ücreti devlet tarafından karşılanacak. Bu kararla Filistinli öğrencilere önemli bir destek sağlanmış olacak.

Ayrıca, öğrencilerden 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı için ikinci öğretim öğrenim ücreti alınmış ise bu ücret yükseköğretim kurumları tarafından öğrencilere iade edilecek. Bu gelişmeyle Türkiye, Filistinli öğrencilere eğitim konusundaki taahhütlerini bir adım daha ileri taşıyor ve eğitim olanaklarını daha da genişletiyor.

Türkiye'nin bu tür destekleri, uluslararası ilişkilerde ve eğitim alanında olumlu bir izlenim yaratırken, gelecekte daha fazla yabancı öğrencinin Türkiye'de eğitim almayı tercih etmesine de katkı sağlayabilir. Bu kararla Türkiye, eğitimde adalet ve erişim konularındaki taahhütlerini bir kez daha vurguluyor.



Casusluk davasında yargılama başladı

 Türkiye'de yaşayan Filistinli aktivistler ile İsrail'in Filistin politikasına muhalif kişilere yönelik eylem hazırlığında oldukları iddia edilen ve İsrail istihbaratına casusluk yapmakla suçlanan 26'sı tutuklu 57 sanığın yargılanmasına başlandı.




Türkiye'de yaşayan Filistinli aktivistler ile İsrail'in Filistin politikasına muhalif kişilere yönelik eylem hazırlığında oldukları iddia edilen ve İsrail istihbaratına casusluk yapmakla suçlanan 26'sı tutuklu 57 sanığın yargılanmasına başlandı.

İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, sanıklar ve avukatları katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanıklardan Ahmet Koray Ö, 11 aydır tutuklu bulunduğunu belirterek, kendisinin albay çocuğu eski bir emniyet mensubu, kardeşinin savcı, kızının da subay olduğunu söyledi.

İstanbul'da MİT operasyonuyla gözaltına alındığını anlatan sanık, önceki ifadelerini kabul etmeyerek suçlamaları reddetti.

Emniyette görev yaptığı dönemde manşetlik işlerde çalıştığını, narkotik polisliği de yaptığını belirten Ahmet Koray Ö, casusluğun kendisi için ağır bir suçlama olduğunu ifade etti.

Oğlu Okan A. ve Alperen E. ile birlikte davanın en kilit ismi olarak görüldüğünü kaydeden Ahmet Koray Ö, denetimli olarak salıverilmesini talep etti.

Sanık Seyit Ahmet Y. de 2009 sonunda emniyetten emekli olduğunu ve Bakırköy'de özel dedektiflik şirketi kurduğunu ifade ederek, İsrail istihbaratına casusluk yapacak, kasıtlı olarak böyle bir suça karışacak birisi olmadığını savundu.

Eşi Zarine P. ile tutuklu yargılanan sanık Cesur P. de jandarma emeklisi olduğunu ve 1997'de Çekiç Harekatı'nda yaralandığını söyleyerek, hakkındaki suçlamayı kabul etmedi.

Özel Dedektifler Derneği Başkanı'nın savunması

Sanık İsmail Y, 16 yıldır kurucusu olduğu Özel Dedektifler Derneğinin başkanlığını yaptığını, sağlık memurluğundan emekli olduktan sonra Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu düşünerek özel dedektiflik işine giriştiğini anlattı.

Türkiye'de özel dedektiflik yapılabileceğine ilişkin bir yasa bulunmadığını ancak yasak da olmadığını söyleyen İsmail Y, kanunlar çerçevesinde bu işin nasıl yapılabileceğine dair çalışmalar yaptığını ve özel dedektiflik kanununa ilişkin taslak hazırladıklarını dile getirdi.

Soy araştırmaları ve ticari araştırmalar da yaptığını kaydeden İsmail Y, yaptığı işin özel dedektiflik faaliyeti olduğunu öne sürdü.

Ortağı Ayla Y. ile gözaltına alındıklarını, daha sonra Aydın'da oturan kızının da gözaltına alındığını anlatan İsmail Y, "MOSSAD ajanı olarak suçlandığımızı öğrenince şok olduk. Milliyetçi bir insanım. Allah'ın lanetlemiş olduğu İsrail toplumunun ajanı olmakla suçlanmak ağrıma gitti." ifadelerini kullandı.

Güvenlik hizmetleri, özel dedektiflik ve danışmanlık şirketi olduğunu söyleyen sanık Mustafa S. de kayıp çocukları bulduğunu ve yurt dışından binlerce müşterisi olduğunu iddia etti.

Sanık Hakan K. ise Kocaeli Üniversitesinden araştırma takip sertifikası alıp 2008'de özel dedektiflik şirketi kurduğunu belirterek, müşteri memnuniyeti odaklı çalışmaya gayret gösterdiğini, vatana ihanet etmediğini savundu.

Diğer savunmalar

Sanık Abülvahap G, bir AVM'nin ortağı olduğunu, bir dönem bungalov işletmeciliği ve emlak işi yaptığını, dedektiflik yapmak istediği için bu işle de uğraştığını söyledi.

Abülvahap G, "Kullanılmışsak, bizi kullanmaya çalışmışlarsa her şey anlaşılsın, devletimize yardımcı olalım diye emniyette her şeyi anlattım. Devletime ve milletime karşı ne casusluk ne böyle bir şey aklımdan bile geçmez. Ben sadece dedektiflik yapmak istedim. Zaten 2-3 yıl yaptım, sonra kendi işime döndüm. 2-3 dedektifle çalıştım." dedi.

Sanık Ahmet Ş. ise 2020'de işsizken "Arapça, Türkçe bilen eleman aranıyor" yazan bir ilandaki numarayı aradığını, karşıdaki kişinin kendisine WhatssApp grupları olduğunu söyleyip, bu grupta günlük işlere dair Türkçeden Arapçaya çeviri yapmasını istediğini anlattı.

Ahmet Ş, "Görüştüğüm kişi yabancı ülke istihbarat görevlisiymiş. Ancak benden herhangi yasa dışı bir şey istemedikleri için bunu bilmem mümkün değildir. Amacımız, bu grubun sayısı çok olunca ileride sosyal medyada paylaşımlar yapmaktı. Kesinlikle yasa dışı işler yapmadım. Ben iş insanıyım. Devletime ve milletime karşı bir işte olmam mümkün olamaz. Devletimin hiçbir yerini ne fotoğrafladım ne bilgilerini ele geçirdim ne de herhangi bir kişiyi takip ettim." diye konuştu.

Sanık Khaled N, Gazzeli olduğunu, ailesinin hala İsrail'in bombardımanı altında yaşamaya çalıştığını ve MOSSAD ajanı olmakla suçlanamayacağını iddia etti.

Savunmalarını yapan diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmedi.

Duruşmaya, yarın sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.

20 yıla kadar hapisleri isteniyor

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 9 Aralık 2022 tarihli yazısına binaen savcılığın soruşturmaya başladığı belirtiliyor.

İddianamede, iltisaklı kurumlardan iletilen bilgilerde; İsrail istihbarat servisinin, internet tabanlı mobil uygulamalar üzerinden uzaktan, çevrim içi operasyon ekibi oluşturduğu, bu ekip vasıtasıyla uzaktan kaynak temini, canlı kurye ile kaynaklarına para transferi ve sahadaki hedeflerine yönelik taktik bazda işler yapılmasının amaçlandığı kaydediliyor.

İlk temasın, cep telefonlarına kodlanan Telegram ve Whatsapp uygulamaları, sosyal medya hesapları, Linkedin, e-posta üzerinden sağlandığı anlatılan iddianamede, irtibatın operasyonel Telegram ve Whatsapp uygulamaları üzerinden sürdürüldüğü, kesinlikle görüntülü veya sesli görüşme yapılmadığı, yapılan işler karşılığında ödemelerin uluslararası para transfer şirketleri, kripto paralar, havale ofisleri ve canlı kuryeler vasıtasıyla gerçekleştirildiğine yönelik tespitlere yer veriliyor.

İddianamede, profesyonelce yapılması istenilen işlerde dedektiflerden istifade edildiği, taktik işlerde ise ağırlıklı olarak şüphe uyandırmayan şahıslardan faydalanıldığı, taktik iş verilen şahıslara Whatsapp grubu kurma ve yönetme, web sitesi kurma ve yönetme, internet haber gazetesi tasarlama, araştırma, para transferi, foto ve video dokümante, takip, darp ve yaralama, soygun, operasyonel hat temini, Suriye ve Lübnan'da araştırma yapması yönünde talimatların verildiği anlatılıyor.

Dedektiflere biyografik bilgi toplama, keşif tahkikat, fotoğraf/video dokümante, canlı takip, takip cihazı yerleştirme, canlı kurye bulma ve siber faaliyet görevlerinin verildiği de belirtilen iddianamede, dedektiflerin sistem açıklarından ve kritik öneme haiz devlet kurumlarında görev yapan çevrelerinden, devletin veri tabanında bulunan bilgileri temin edebildiklerinin belirlendiği vurgulanıyor.

İddianamede, "İsrail istihbarat servisinin iş yaptırdığı şahıslar, gelen taleplerin sebebini, amacını, yaratacağı maddi/manevi zararı ve oluşturacağı milli güvenlik açığını fark ettikleri halde faaliyetlerini sürdürdükleri, aynı zamanda muhataplarının kimliklerini gizleme gayretini, yapılan ödemeler karşılığında fatura kesmemesini, yurt dışında bulundukları halde Türkiye'deki şahıslar (canlı kurye) vasıtasıyla ödeme yapılmasını şüpheli bulmakla birlikte maddi kazançlarını ön planda tuttuklarının belirtildiği" kaydediliyor.

57 şüpheli hakkında "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan, 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.